2 Nisan 2012 Pazartesi

plastik masa

ilkokul kaçıncı sınıfım bilmiyorum ama ataköye yeni taşınmışız, fındıkzadedeki yavlu binadan sonra bu çok katlı apartman feleğimi şaşırtmış. hem 9 katlı hem de her katta çöp odası denen bi yer var, anahtarı var bu odanın, içinde kapaklı bi bölme var, poşeti oradan sallıyosun nereye düşüyo belli değil. (neler atıldı oraya da, o ayrı bi itiraf konusu) devir o devir ki sütler sütçü güğümü içinde kapılara taşınıyor, gülüm süt çıktı çıkacak, sonra da battı batacak. neyse çöp odası ve süt kavramlarını bir itiraf içerisinde kullanmamız gerekirse; efendim ailem bana ilkokul kaçtaysam artık henüz anahtar

plastik masa

yaptırmamış ve bu insanlar zaman zaman benim okul çıkışımda evde olmuyorlar, bak bak. taksimden okuldan çıkmadan işeyen çocuğun çişi doğal olarak ataköye varana kadar yine geliyor. sanırım bir hafta içerisinde annemlerin işi vardı, okul dönüşlerimde kimse yok evde. anahtar da yok bendenizde. komşunun kapısını da tuvalet kullanmak için çalmak ağırıma gidiyo, ben de napıyorum, benim yaptığım belli olmasın diye 1 hafta boyunca kendi katımız dışındaki diğer katların çöp odalarına girip işiyorum. sonra sessizce kapımızın önündeki basamaklara oturup bizimkilerin gelmesini bekliyorum. hal 1 hafta boyunca böyleyken, ertesi hafta düzenimiz tekrar rayına oturup da kapıda kalmamaya başladığım günlerden birinde annem babama diyor ki 'bugün sütçüyü kovdular, pis adam çöp odalarına işeyip işeyip duruyomuş, biz de ondan süt alıp duruyoduk, iğrenç' sütçü amca, geç de olsa her kimdi isen senden çok özür dilerim. umarım gittiğin apartman bizimkinden çok daha iyi bir yerdir.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder