delilerini ve çeşmelerini kaybeden şehir. çok değil yirmi ,otuz yıl önce her semtte, hatta bazı semtlerin her mahallesinde gürül gürül suları akan çeşmelere, semt sakinleri tarafından bir şekilde bakılan delilere sahipti bu şehir. sonra bir el değdi bu şehre. önce çeşmeler mi kurudu, deliler mi kayboldu bilemiyorum. her ikisi de çıkıp gittiler mahalle hayatından. oysa ortak paylaşımlarıydılar mahallelinin. şimdi sadece eski türk filmlerinde kalan o mahalle yardımlaşmasının bir parçasıydılar. şimdilerde bırakın komşusu için bakkala gitmeyi hoş bakkallar da tükendi ya, yan komşusunun ismini bile bilmeyen çocuklar o zamanlar ayşe teyzelerine, hatice ablalarına gocunmadan çeşmelerden su taşırlardı. o teyzeler , o ablalar da kendi çocukları gibi ilgilenirdi onlarla. deliler bir başka alemdi, olması gerektiği gibi. evet mahalleli eğlenir, çocuklar alay ederdi delilerle ama kimse canlarını yakmaz, gizli bir anlaşmanın sadık tarafları olarak onlara bakarlardı. kimi karnını doyurur, kimi eski elbiselerini verir, mahalle berberi illa ki tıraşını yapar, bayram öncesi hamama bile götürülülerdi. o zamanlar belki çoğumuz daha fakirdik, standartlarımız çok düşüktü ama beraber yaşamamız için en çok gereksinim hissettiğimiz şeyin, hoşgörünün zenginiydik. şimdilerde ise, eve damacana su getiren bir kuryenin, motoruna dokunduğu için bir deliyi dövdüğü bir şehirde yaşayan insanlar olduk. elimizden gelen de böyle bir manzara görünce, oturup hiç tanımadığın birilerine bu duygularını yazmak oldu.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder