hayatımın en kötü , inişli akabinde çıkışlı ama çoğu zaman inişli yılını yaşıyorum. çok ama çok yoruldum, sıkıldım, ergence bunalıma girdim ve depresif olmaktan nefret ediyorum. aslında bu ruh halimi anlamaya, benimsemeye çalıştım, sanırım nedenini az da olsa buldum. koca bi yalnızlık... bu denklemin ikinci evresi, yani neden klişesini tahlillemeye koyuldum bu sefer. gittim gittim... üzerine gittim! hani hep dedikleri şey var ya, üstüne git, onunla yüzleş diye. gittim ben de. içime yolculuğa çıkayım, bu yaz tatilimi orada geçireyim dedim. ilk önce uzun çok uzun ıdaho yolu gibi bi yolda ilerledim. ağaçlar yerine insan yüzleri, trafik levhaları yerine duyduğum öğütler, uzun savanlar yerine siyahı gördüm. yılmadım, bırakmadım. unutma! dedim. üzerine git. yüzlerin bana fısıldadıklarını dinledim ilk başta. çoğu siluet bana aynı şeyi söyler gibiydi. "değişmelisin artık" peki nasıl! diye
haykırdım bu sefer. annemin yüzünü gördüm ilk. "bana değişmek istiyorsan buna çevrenden başlamalısın" diyordu. dinledim onu. birden siluetlerin birçoğunun yok olduğunu gördüm. üzülmedim. sonra, kaybolmayanlardan, eski bi dostumun yüzü çıktı karşıma. "sen çok değiştin, seni tanıyamıyorum" dedi ve sustu. yılmadım. yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm... bi kasabaya geldim bu sefer. küçüklüğümün kırlarda koştuğunu, o yüce çınarın altında hazinecilik oynadığını gördüm. onun elinden tutmak, beni bırakma diye haykırmak istedim. ama olmadı, yapamadım. oradan hızla uzaklaştım. yürüdüm yürüdüm yürüdüm. bu sefer bi sirke geldim. sessiz, hüzünlü, hazan dolu bi yerde, sanki hiç oraya ait olmayan ışıl ışıl, kocaman bi çadır vardı. etrafıysa gerçeğin ta kendisi gibiydi... burada çok farklı duygularla ve insan siluetleri ile tanıştım. anladım ki ben aslında sahte bi dünyanın, sade vatandaşıymışım. geri dönüş yoluna çıktığımda, değişmiş ve gerçekleri görmüş hissediyordum. başarabilirdim, kendim olabilir ve çevremdeki insanlara bunu gösterebilirdim. en önemlisi mutlu olabilirdim. bir şeyleri kendime itiraf edebilmiştim. en büyük itirafım, kendime olan itirafımdır...
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder