çok kısa bir süre takip ettikten sonra büyülü bir dünya, sanki narnia'ya açılan bir kapı gibi kafamda abarttığım twitter aslında dakika başı facebook'ta durum güncellemesi yapan, yediğini, içtiğini, her gördüğünü, aklına her geleni paylaşan, bir söz söyleyince mühim bir şey söyledim sanan insanların belki egolarını belki yalnızlıklarını tatmin etme aracından başka bir şey değil. peeh... bazı sözlük yazarlarının yazıp çizdiklerini takipçisi olmayanlara kapamalarına karşın adreslerini buraya yazmalarının ne halta yaradığını anlamadığım zıkkım. bunu anası türkler için doğurmuş. resmen insanlığın türklere hediyesi bu twitter. bildiğin lütuf. her konuda illa ki bir fikri olan, bu fikrin doğru olduğundan yüzde binbeşyüz emin olan, önüne gelene tavsiye vermeye, akıl öğretmeye bayılan,
siyasetinden sanatına sanatından hukuğuna her meselede en iyisini bildiğine inanan bir dolu insana ahkam kesecek mekan sağlamaktan daha büyük bir iyilik olur mu allasen? cık, şaşırmadım ki hiç. herkesin kendisi dünyanın en bilgili insanıymış edasıyla, olaylara kesin noktalarla cümle cümle yorum yapmasına, her bir haltı afili cümlelerle eleştirmesine hiç şaşırmadım ki. biz, hepimiz, her şeyin en iyisini, en doğrusunu, dedemin deyimiyle en münasıbını biliriz çünkü. aksi mümkün değil ay. o değil de dedeme üzülüyorum ben. yetmiş küsür yaşında olmayaydı da bir twitter hesabı da o alaydı, ondan sonra görürdü tüm dünya her şeyin en münasıbını. dünya nelerden mahrum kaldığının farkında bile değil. üzülüyorum. not: twitterlarını "ençokbilenbenim" edasında değil de edebiyle kendi halinde kullanan; şarkı paylaşan, sessiz cümleler yazan, kendi kendine eğlenen canım insanlar bu yazının dahilinde değiller. üstlerine alınmasınlar hiç.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder