çağrılsın istiyorum, basit görünen şeylerde tıkanıp kalmaktan nefret ediyorum çünkü. içimden, "ben de dostoyevski okudum n'aber!", demek işe yaramıyor artık. gelip dayandığım son nokta bu. ne geriye, ne ileriye gidebiliyorum. "bir şeyler yapmalısın!", diyorum, "artık daha fazla böyle devam edemez!" ama aklıma gelen bütün çözümleri daha önce denedim zaten. her şeyi bırakıp kitaplara sarıldığım dönemler de oldu, bütün bu "saçmalıkları" terk edip hayata tutunduğum dönemler de... pek umut yok, o yüzden "galiba havalardan" deyip kapatmaya çalışmalıyım meseleyi. geçer biliyorum, hep geçti. hiç sonunu getiremedim. korktum. korkuyorum. o kabuk olmadan yaşayamam biliyorum ama o kabukla da yaşayamıyorum. işte itiraf ediyorum peder, diz çöküyor, pes ediyorum. kendimi ölümcül bir coşkuya kaptırıp, sonradan pişman olacağım şeyler yapmak istiyorum, ezberimi bozmak istiyorum, çorabın bitip tenin başladığı yeri görmek istiyorum, o kuyunun dibini görmek istiyorum, satırların arasına dikkatle eğilip o roman kahramanlarının yüzlerini görmek istiyorum. gördüğün gibi yine edebiyat yapmaya başlıyorum. biraz daha devam edersem kendime küfretmeye başlayacağımı hissediyorum: "kaypak, yalancı, gerçeği durmadan çarpıtan, her şeyi kendine yoran, bencil, sorumsuz, korkak, derinliksiz... ha ha! üç tane kitap okudun kendini bir bok sanıyorsun değil mi? ne tarih bilirsin, ne felsefe. mitoloji bile okumadın geri zekalı. temelsizsin. birkaç tuğladan ibaretsin işte. neymiş efendim, conta değiştiremiyormuş. nasıl da başka yöne çeviriyorsun meseleleri! nasıl da kurnazlık peşindesin. böyle kurtulamazsın, ben senin ne mal olduğunu bilirim!"
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder