küçükken, hani şu bosna'da savaşın olduğu zamanlarda ne zaman arabayla bir yere giderken yenibosna tabelası görsem ve daha fenası o tabelanın işaret ettiği sapağa sapsak "allam niye gidiyoruz şimdi o tarafa doğru ne gerek var çevreden gideydik" diye arkada hımhımlanırdım ve korkudan geberirdim. evet, 5-6 yaşlarında yol kenarındaki tabelaları yakalayıp okuyabilecek kadar okumayı sökmüştüm kendiliğimden, ama yenibosna'dan korkacak kadar salakmışım. 22 yıllık ablam hala çözemez, ve lafı geçtiğinde gözlerini belertip bakar, büyük bir şaşkınlıkla tandığı en zeki ama en gerizekalı çocuk olduğuma dair uzun uzun konuşur. nasıl olduğuna aklı eremiyormuş. sanki arada biri sende şalterleri indiriyor filan der. hala daha öyleymişim. çok haklı. ikimiz de aynı mantardan yediğimiz halde zehirlenmiş numarası yapıp bayıldığında paçaları tutuşup ağlayan (ve bunu 3-4 kere yiyen) ben, ablam ve lise arkadaşları evdeyken ufak müzik setinin ayarlarıyla oynayıp (çok yavaş döndürüyodu kasedi o da normal bir konuşmanın bile korkunç duyulmasına neden oluyordu)
kolonlarını odanın kuytu bir kenarına görtürdükten sonra geyik için doldurulmuş bir ses kaydını oynatıp senrkonize olarak antredeki ışıkları açıp kapayan sonra ciyaklayan kızlara bakıp gülme krizine giren iğrenç velet yine ben. ablam mutfaktaki telefondan salondakini arayıp telefon sapıklığı yaptığında korkan yine ben. ablamın günlüğünü patlatıp tehdit eden de ben. iki kardeşin arasında çok yaş farkı olması çok güzel bir şey. ama eminim, yakın büyüyen iki kardeş varsa bu yaş farkından dolayı küçük olanı yaşıtlarıyla asla iyi geçinemeyecek biri olacak. bu konudaki tezime çok güveniyorum. daha yeni yeni yaklaşmaya başladım sanki kendi jenarasyonuma o da birazcık. lise, ortaokul filan ölüm gibiydi. orta 1'de ablamla seinfeld izleyip koparken, gece sesini ksıtığımız herhangi bir türk filmine dublaj yapıp anıra anıra gülerken okula geldiğine hamdi alkan taklidi yapan tiplerle karşılaşıyosun. tramvatik. keza lise de böyle geçti. olsun. yine de güzel bişey.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder