hayatımda şu ana dek aldığım kararların neredeyse tamamından pişmanlık duydum. lisede kankalarım ve hoşlandığım kız fen-matematikte olduğu t-m'yi bırakıp f-m'e geçmem, jeoloji mühendisliğini kazanmam, ilk ciddi sevgilimle tanışmış olmam, saçlarımı kestirmem, benim ne işim var kazakistan'da yae diye yurtdışına çalışmaya gitme şansını tepmem, vsvsvs... ciddi ciddi mutluluk duyduğum ve ulan iyi ki yapmışım bunu dediğim tek şey fenerbahçe taraftarı olmamdır. ne kadar doğru bir karar verdiğimi son 5-6 senede çok daha iyi anladım. hani fenerli olmasam kesinlikle antifenerli olmazdım, çünkü ne birşeyin içinde değilsem karşısında olarak kendimi ifade decek kadar öküz bir bireyim, ne de genlerimde buram buram orospu çocukluğu var. ve evet, antifenerbahçeli olup da orospu çocuğu olmayan tek, ama tek bir kişiye rastlamışlığım yok şu ana dek. bunun ne menem bi illet olduğunu en net şekilde askerde gördüm. ama bazen düşünüyorum da; bilhassa 80'lerden itibaren politik anlamda tamamen pasifize edilmiş, hür iradesi olmayan, basına/politikacıların iki dudağına göre şekil alan, genlerine ileri düzeyde kancıklık kodlanmış, tecavüz-linç-yahu mahalle kavgalarında bile 5'e bir kültürünün hüküm sürdüğü, ortalama zeka düzeyi ve muhakeme yeteneğinin yerlerde süründüğü, bütün olayı ucuz bir mağrurun karşısında "mağdur"un* yanında olma edebiyatı olan, sevmediği kişi/kurum/kuruluş muvaffak olmasın diye gerekirse götünü satabilecek cibiliyette insanların ezici çoğunlukta olduğu bir coğrafyada sportif anlamda tercih tabii ki antifenerbahçe cephesi olacaktı. ne mutlu ki cumhuriyet tarihinin en güzel insanları fenerbahçe'yi eller üstünde tutuyorlardı, ve yine ne mutlu ki 80 sonrası oluşan bu rezil kitlenin ağırlıklı tercihi antifenerbahçe. sırf bu yüzden bile sevebilirim bu kulübü...
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma26 Mayıs 2012 Cumartesi
Twitter hakkında
sahası kapatılmayacak taraftardır. gaziantep maçında onca tahrike rağmen, onca yanlış hakem kararına rağmen ne küfür etmiştir, ne de sahaya yabancı madde atmıştır. asıl ceza provokatör olduğu önceki maçlardan kanıtlanmış bir teknik direktörün (bir de giray bulak vardı böyle) golü yemenin verdiği sinirle arkasında sevinen seyircilere küfür edip sandalye fırlatmasına verilecektir, tabi burası 3. dünya ülkesi değilse. kazandıkça nefret edenlerinin sayısı artan kulübtür. bayanlar baskette siftahı yaptık gerisi de gelir inşallah. ama ne komiktir ki bu sene ki tek şampiyonluğunu aldığını iddia edenler var lan bari diğer branşlarda rakip olsalardı bunu söylerken. futbolda ki rakip trabzon, baskette ki rakip efes ya da belki galatasaray bi ihtimal, bayanlar voleybolda vakıfbank ya da eczacı, erkekler voleybolda arkas mı bak onu bilmiyom işte, sonra da üç büyük muhabbeti, çirkef fener, fenerli balı, hakemler... lan size acısak mı gülsek mi anlamıyoz, ağlayacağınıza ya da başkalarının götünü yalayacağınıza bişeyler yapın tek büyük kaldık üşüyoz lan.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaFacebook hakkında
kalitesini rakip takım taraftarlarının da kendi takımlarından çok izlediği bir takım olduğundan anlayabilirsiniz. ne zaman fenerbahçe maçı olsa fenere laf sokmak için ortalıkta dolaşan insancıklar görüyorum. adamların hayat amaçları feneri kötülemek. yazık lan. ben fenerbahçeliyim ancak hiç oturup da beşiktaş galatasaray maçı izlemiyorum. ikinci üçüncü sınıf maçların eğlenceli gelmediğini siz de takdir edersiniz zaten. notradamus: bu entry'min z.ö.'ye gitmesi ışık hızında olacaktır. buradan da ne kadar haklı olduğumu anlayabilirsiniz. yazık lan. gaziantepspor yedek kulübesinin tribüne tabure atarak tahrik ettiği taraftarlarının neden olduğu olaylar nedeniyle sahasının kapatılmasını bekleyenlerin olduğu spor kulübü. merak etmeyin geçen sene eskişehirde meşale yakan fenerbahçe taraftarına 10.000, yasa mecliste onaylandıktan sonra kadıköyde bursaspor taraftarına 7.500 tl ceza veren ve başka hiçbir şey yapmayan pfdk; hakemin başını yaran trabzonspor'a, kendi şehrinden daha çok trabzonspor taraftarı gelmesini sağlayacak bir şehirde seyircili oynamasına müsade etmesinde uyguladığı adaleti fenerbahçe'ye seyircisiz oynatarak gösterir de kına yakarsınız.
hakemin ve rakip takımın ağır tahrikine rağmen maç boyunca bir küfür etmeyen, golü yedikten sonra tribünlere tabure atmak dahil her türlü tahrik yapıldıktan sonra bile sahaya bir şey atmayan ve inmeyen taraftarlara sahip spor kulübü. ancak muhtemelen sahası kapatılacaktır.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaGoogle Drive hakkında
nsan psikolojisi üzerine tezlere konu olabilecek bir kulüp. yahu, antep'in, bursa'nın, trabzon'un fener'e ve diğer takımlara karşı, hatta kendini zorla büyük ilan etmiş olan beşiktaş'ın geçen sen son bursa maçında oynadıkları oyunlara bak hele. galatasaray düşme potasında ya, düş-me po-ta-sın-da, yönetimi darma duman, ne olduğu belli değil, ama fener şampiyon olamasın diye trabzon maçını seyircisiz oynamak için ellerinden geleni yapıyor. bursaspor, antepspor "sezonu 15 gün erken açarız, yeter ki fener şampiyon olmasın" diye oynuyorlar bu ülkede fener haricinde kim şampiyon olursa olsun, o takımın taraftarları dışında kalanlar da (hatta başkanları bile) fener şampiyon olamadı diye sevinçten konvoy yapıyor ya. ligde artık sezon sonlarında 2 sonuç oluşmuş: fener şampiyon oldu / fener şampiyon olamadı. ondan sonra da fenerliler "biz tek siz hepiniz" diyince "kendilerini en büyük sanıyorlar (smayli)" diye aklınızca dalga geçiyorsunuz. lugano'ya kırmızı göster(e)medi diye hakem kötü ilan edilmiş. lugano'nun yaptığının savunulacak en ufak bir tarafı yok. kasıtlı ya da değil, pozisyon her halükarda net/direk kırmızı kart! ama neden gösteremediğini nasıl oluyor da bilmem kaç sezon son maçta şampiyonluğu kaçırmış aziz yıldırım'ın hakemi satın aldığına bağlayabiliyorsunuz anlamak mümkün değil. siz de bal gibi biliyorsunuz ki hakem lugano'ya o kırmızıyı o pozisyondan 5 dakika önce fener'in net bir penaltısını vermediğinden çalamadı! ondan 10 dk önce %100 penaltısını vermediğinden çalamadı! ondan 5 dk önce bariz penaltısını veremediğinden çalamadı! bunları neden söylemiyosunuz? hiçbir fenerli lugano'yu savunmuyor, siz niye çıkıp da bunları söyleyemiyorsunuz, ha, delüğanlılar? hanginizin asbaşkanı/başkanı/teknik direktörü çıkıp da, "hakem aleyhimize verdiği yanlış kararları lehimize yanlış kararlar vererek telafi etmeye çalışmış ve maçı katletmiştir" diyebildi/diyebilir? fener taraftarının hakemi baskı altına aldığından falan bahsediyosunuz. taraftarın işi ne lan orda? çekirdek mi çitlicekler? en az 2 net penaltıları verilmemiş, ya napacaklardı? siz de yapın (yapabiliyosanız) beleş statlarınızda, desibel rekorunu kimin kırdığını tartışacağınıza? kendi kendinizi en etkili en büyük taraftar ilan edeceğinize? ama sizin olmayan penaltılarınız bile çalınıyor zaten, hakemi baskı altına almaya ne gerek var, di mi? manyak mısınız siz? evet, tek büyük kaldık, öyle! bu durumu da biz oluşturmadık! bizim yaptığımız sadece tüm branşlarda son 10 yılın en başarılı "spor kulübü" olmak. takımı kötü giderken tribün gruplarının tamamının "şimdi destek zamanı" deyip stada dönmesi! "tek başımıza" kaldıysak bunun en büyük nedenlerinden biri sizin bu yaptıklarınız. yarın fener şampiyon olamazsa trabzonluların kolunda cimbomlular, beşiktaşlılar, bursalılar, antepliler beraber konvoya çıkmayacak mı? siz hangi fenerlinin şampiyon olamadı diye beşiktaş'ın rakibiyle kolkola girdiğini gördünüz? o kadar büyüksünüz madem gidin kendi takımınızla uğraşın, ne diye dilinizde "fener"? bırakın bu işleri, allah aşkına. kendinizi kandırmayın. "alemin derdi fener olmuş", yalan mı?
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma17 Mayıs 2012 Perşembe
Lg Bursa Servis
kısacası kurguda sıçramalar yapalım, seyirciyi ters köşeye yatıralım derken senaristler ters köşe oluyor, dizi her ilerleyen bölümde biraz daha mantık çizgisini terk ediyor. şahsen bu kadar kaliteli bir yapımda bu kadar hayatın olağan akışına ters hadiseleri görmek üzüyor beni. yani şu konulara da bir rötuş çekseler mis olacak, elimizde fazla dizi yok zaten, bir el edelim senarist arkadaşlar. bugün nöbet nedeni ile televizyona maruz kalip varligindan haberdar oldugum dizi. herkes isi gucu birakmis bunu izliyor baktim bu ne olum dedim cift basli buzagi gormus gibi bakakaldilar. valla hic duymadim deyince 4 cocuk hapse dusup tecavuze ugruyor buyuyup intikam aliyorlar dediler. nasil dustuler hapse bisey calarken araba ellerinden kacmali bi durum mu dedim evet dediler tatli caldilar. simdi taslar yerine oturdu deyip isime dondum. bi de merak ettim simdi telif filan odendi mi ki buna? akıl oyunlarıyla bezenmiş senaryosu ve üst düzey oyunculuk performanslarıyla alanındaki en kaliteli dizi. dizi sizi içine öyle çekiyor ki reklam arasına kadar dış dünyada olup bitenleri algılayamıyorsunuz. müzikler de oldukça başarılı ve doğru sahnede doğru müzik kullanılıyor, özellikle gerilim dolu sahneler bu başarılı müziklerle insanı koltuğa yapıştırıyor.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBaymak Servis Bursa
senelerce ajda pekkan'dan devşirme şarkılar dinledikten sonra, türk dizi tarihinde ortalamanın oldukça üstünde bir kaliteyi tutturmuş gözüken bu diziye saydırılıyor da saydırılıyor. defalarca hassiktir dedirtmiştir. belalı naim, rengini belli edene kadar defalarca ters köşe yaptılar. ulan adam iyi mi kötü mü bir türlü anlayamadık. bu bölümde kafama takılan bir yer oldu. irfan gidip hüseyin'i tehdit etti. mahkemede böyle böyle diyeceksin diye. sonra irfan ecevit'ten hesap sorarken, ecevit "benim sayemde beraat ettiniz, hüseyin'i ben çıkardım mahkemeye" falan gibisinden konuştu. e iyi de bu irfan niye demedi ki "ulan ben tehdit ettim de öyle konuştu hüseyin" diye. orada bir hata vardı sanırım. kafama çok takıldı.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaLg Servis Bursa
kıyısında köşesinde filan bile olsa nejat işler'i isteyen bir dizi. yani resmen "benim senaryom nejat işler için yazıldı, görüntüm, renklerim, efektlerim nejat işler için var!" diye bağırıyor adeta. sleepers'a benzediğinden sayfalarca bahsedilen dizi. sleepers diyen ilk 3.000 kişiye çekilişle dizi setini ziyaret imkanı verilmiş sanırım. bir kısmı bizim canımız mahallemiz de çekilen dizi. kuyudibi adını layık görmüşler... oysa biz çok severiz mahalemizi... çocukluğumuz, ilk kavgalarımız, ilk bakışmalarımız, ilanı aşklarımız hep oralarda geçmişti. bir sürü şeyle beraber iffet dizisini de çekiyorlar bazen... geçen gün deniz çakır'la çekim arasında denk geldi, ayaküstü konuşmuş olduk; (çok güzel gözleri var, kendi de tv'de göründüğünden kesinlikle daha güzel, ama o tiyatro kökeninin verdiği trt telaffuzu, o değişik tonlama yok mu..) ''çok güzel bir yerde oturuyorsunuz'' dedi. ''ben artık burada oturmuyorum. ailemin bir bölümü hala semtte ama... neresi güzel mesala?'' dedim. ''işte böyle plato gibi, surlar, yaşanmışlık ..vs''dedi. kuyudibi... yok cehennemin dibi.. amk bu ismimi layık gördünüz bizim mahalleye? bak bi daha sokturmam sizi mahalleye. bak şimdi haybeden sinirlendim sözlük. bir de kütüphanemde okumamı bekleyen bir kitabın ismi. ama ondan önce puslu kıtalar atlası'nı okumam lazım. edit: firar değil, iffet tabi.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma16 Mayıs 2012 Çarşamba
Klima Servisi Bursa
eğer rte nin verdiği yemeğe katılmasaydı "gereksiz artistlik yaptığı için katılmadı, halbuki aynı görüşte olmasa bile demokrasi ve karşı tarafı anlama adına kibarca katılması gerekirdi, niye siyasi eleştiri yapmıyor ki, vıdı vıdı, boş konuşma, çamur at izi kalsın vs..." bir sürü laflar yazılacak olan adamdır. adamın zaten bir minimum ilgi çekme standardı var. ne yapsa basında yer alacak illaki. katılmasaydı daha çok ilgi toplardı kanımca. bu adam beni zamanında çok fazla güldürdüğünden dolayı kredisi çok ama çok fazladır. her şey çok güzel olacak'da, arog'da, gora'da, bir tat bir doku şovlarında o kadar güldüm ki bu adama en azından 5-6 tane daha kötü film çekme hakkı verebilirim. ancak 5 kötü filmden sonra iyice bozdu baba yeaa muhabbeti yaparım. ki bana göre daha kötü sayılabilecek bir film yapmadı. türkiye'deki spor taraftarlığı için "başka takımı çok ciddi tutan arkadaşlarım var. tuhaf olan; başka takımı tutuyorlar ama en çok fenerbahçe ile ilgileniyorlar. kendi takımının yorumunu da fener üzerinden yapıyor mesela. bu da çok eğlenceli oluyor.” demecini veren güzel insan. "zaten karikatürist olduğum için aklıma sürekli karikatür sahneleri geliyor ve onları filme dönüştürüyorum" --cem yılmaz televizyonda buna benzer bir cümle kurduğuna şahit olmuştum. sanırım bu her şeyi
açıklıyor. g.o.r.a, a.r.o.g ve yahşi batı'daki; esprileri zipleyip, rarlayıp sahnelere sığdırma ve her esprinin odağı olma çabasının sebebi bu cümlede ifade ediliyor işte. hani fırat'ın abuk subuk parçaları* atmaya kıyamayıp bişiy yaparım ben bunla ki diyerek hayallere dalması var ya. hah! işte karikatüristin de parası olunca, atmaya kıyamadığı esprilerinden böyle sıkıştırılmış şeyler oluşturmakla ilgili planlar yaptığını öğrenmiş oldum. yermek için de söylemiyorum bunu ki; zaten filmleri eğlenceli bulan biri olarak böyle bir ikiyüzlülük yapamam ama her şey çok güzel olacak filmindeki altan'ın doğallığını diğer cem yılmaz filmlerinde bulamamak canımı sıkıyor. cem yılmaz filmlerini de bir kenara bırakalım, kaç sinema oyuncumuzda* altan gibi bir karakteri o kadar şahane canlandırabilecek potansiyel var ki? o kabiliyet varken gidip parayı bulmuş her karikatüristin çekebileceği filmlerle uğraşmak bence yetenek israfıdır.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaSony Servisi Bursa
ilkokulda girgir okuyarak basladigim mizah dergisi okuma aliskanligimi (ogretmen aileme sikayet etmisti) leman ile surdururken tanistigim sanatcidir. kendisi hakkinda uzun uzun yazmak mumkun, ama bu defalik kisaca soyle diyeyim; leman ile tanidigim bu adamin bunca yildir herhangi bir ortamda haber olmus davranislarindan, yaptiklarindan ettiklerinden birisi bile bana ters gelmemistir. bu acidan benim hasbelkader takip ettigim turk sanatcilar icerisinde tekdir. hıncal uluç gibi her boku bildiğini iddia edenlerin yanında, her boku bilmesine rağmen "ben komedyen adamım" cümlesi dışında lafı olmayan, alçak gönüllü adam. aynı dönemde yaşadığımız için şanslıyız, onun gibisi ne geldi, ne de gelir. yemege katildigi icin gelecekte yapacagi espriler artik guldurmemektedir. yemek de nasil
yemekse artik zaman-mekani falan bukmus. sahan-tayyip-cem yilmaz uclusunun bir araya gelmesi singulariteye sebep olmus diyorlar. yemeğe katılmakla benim gözümde samimiyetini kanıtlamış bir adam. eminim ki cem yılmaz'ın katılma sebebi de yemeği verenlere duyduğu sonsuz sevgi değildir. yemeğe katılmak demek bence samimi bir şekilde bazı şeyleri önemsediğinin bir göstergesidir. fikirlere katıldığını sanmıyorum fakat çözümsüzlüğe gitmekten iyidir. katılmayıp kişisel şovunu da yapabilirdi zira o pek zor olmasa gerek.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaProfilo Servis Bursa
fikret mualla tablolarını aldıktan sonra, üstüne gelmeye başlayan muhabirleri görünce telefonuyla konuşuyor gibi yaparak, "fikret abi aldım tüm resimleri" diyerek bombayı patlatmış adam. adamın yaşantısı komik lan... komedyenin olmadigi bir ulkede abdurrahman celebi rolunu ustlenmi$tir sadece. bir ki$iye "genius" diyebilmek icin beynelmilel arenadaki i$lerine bakmak lazimdir. kimi i$leri komik, kimi i$ler geyik. bilgidin geyik. yetti yani on be$ senedir ayni film. daha cok genc insanlari gulduruyor artik. gencten kastim 15-19 ya$ arasi genc. bunun bir de daha kotusu var tabii: $ahan. dolayisiyla cem yilmaz, a. celebidir. "sanal alemde yokum cem yılmaz, sosyal paylaşım siteleri facebook ve twitter’ı kullanmadığını açıkladı. bu sitelerde “cem yılmaz” adı kullanılarak açılan sanal hesaplardan rahatsız olan ünlü komedyen, basın kuruluşlarına bir açıklama göndererek söz konusu hesapların kendisine ait olmadığını belirtti: “popüler paylaşım sitelerinde herhangi bir sanal hesabım ve girişimim yoktur. çağın sorunu kabul ettiğim, ‘elektronik delilik’ diye tabir edilebilecek başkası adına hesap açmak hastalığından muzdarip bazı kişiler tarafından adıma duyurular ve açıklamalar yapılmaktadır. bu sayfalardaki yorumların ‘cem yılmaz’dan inciler, cem yılmaz twitleri’ şeklinde tüm medyada yer almasından dolayı, size bu duyuruların ve yorumların benim tarafımdan yapılmadığını bildirmek isterim.” "kaynak http://twitter.com/cm_ylmz adresi gerçekten başarılı bir fake'di. bazen saçmalıyordu ama çok iyi idare etti. ufak resmi de inandırıcıydı. unfollow... edit: "bu hesap uluslararası sahtekarlık masası tarafından cem yılmaz'a iade edilmiştir. diğer cem yılmaz twitter hesapları gerçek değildir." diye bir tweet geldi geçenlerde. gerçek mi bilemedim artık. bu kadar oynanmaz ki bi hesap üstünde.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Demirdöküm Servis
artık türk telekom reklamı çekmese ne güzel olacak. yoksa bir tat bir doku kalmayacak bizde. hesabı gerçekten kendisine mi ait diye merak ettiğim komedyen. en son tweet'i "hadi hayırlısı behlül en sonunda hepimizi şeeeetcek... diziler toplumun ilgisine göre yapılıyorsa vay halimize!" şeklinde olmuştur ve yarama merhem olmuştur. yaram hâlâ var ve derin o ayrı mesele. edit: theos ek mekhanes'e teşekkür, cem yılmaz'ın bir twitter hesabı bile yokmuş. iyiymiş. üstelik bunu kendisi belirtmiş. ne twitter da ne de facebook'ta üyeliği olmadığını kendisi bizzat beyan etmiş kişidir. yani işbu hesaplar kolpadır, yalandır, inanmayınızdır... eğlenerek kazandığı paracıkları, müzayedelerde sevgilisi cansu ile birlikte harcıyor. o da öyle biri ne yapsın. ömrü müzayedelerde geçiyor. olsun o da can.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBaymak Bursa Servisleri
yıllarca bu adamı yılmaz erdoğan'la, beyazıt öztürk'le karşılaştırdılar. lakin üçü de birbirine benzemediği gibi türkiye'de sahneye çıkan hiç kimse bu adama benzememektedir. bir kere çok yönlüdür bu adam. kendisinin de söylediği gibi tek kişilik gösterisinde iki saat boyunca akılda kalıcı hiçbir şey söylemediği halde dört yıl önce sergilediği performans günümüzde hala konuşulur. gitti mazhar alanson'la bir şarkı söyledi; winamp'ta shuffle modunda denk gelince yüzüme bir gülümseme yerleşiyor. gazoz ödülleri töreninde sunucu oldu, pazar günü kahvaltı yaparken magazin programında izledik bu adamın sunumunu. her şey çok güzel olacak'taki performansıyla sinema sektöründeki yeteneğini izlemeye başladığımız cem yılmaz gora'yla en başarılı olduğu absürt komedi tarzının öncüsü oldu türkiye'de. ardından hokkabaz gibi bir film yaptı ki izlediğim en güzel türk filmlerinden bir tanesidir. yani istisnasız her alanda başarılı olan bu adamın varlığı "sanat" kavramı açısından bizim için büyük bir değerdir.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaSamsung Servisi Bursa
son filmleri iki gün üst üste aynı pencereden gökyüzüne bakıyor hissi vermeye başlamıştır. nasıl gökyüzünde aynı yıldızları göreceksiniz, filmlerinde de aynı yıldızları göreceksiniz. nasıl yıldızların renkleri parlaklıkları genel olarak aynı, filmlerdeki karakterlerin yapıları tazları da aynı. nasıl yıldızların konumları aynı, hikayelerin işleyişi de... bir gün görüş alanına akanyıldız giriyor çıkıyor, diğer gün çıkmıyor; filmlerde de birinde küvetten meme çıkıyor giriyor, diğerinde hiç. edit: yalan mı? orkestra şefi olduğu konser yurtdışında okuyacak bir kaç müzik öğrencisine burs sağlamak için yapılmıştır. normal bir dinleti değildir yani. bu yüzden cem yılmaz'ın orkestrayı yönetmiş olması ve fiyatların bu kadar yüksek olması yadırganmamalıdır. ortada müzikal bir kaygı yoktur.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Demirdöküm Servisleri
espri kalitesinin iyice düşüşe geçtiğine şahit oluyoruz ne yazık ki. bence insanlar artık ona cem yılmaz diye gülüyorlar sadece. bir de etrafta herkes onun esprilerini yapmıyor mu? deliriyorum abi. hatta bu esprileri onun konuşma tarzıyla yapıp, aynı espriyi bir kaç farklı kişiden, bir kaç farklı ortamda görünce iyice midesi bulanıyor insanın. tamam iyi bir insandır eyvallah ona bişey demiyorum ama biz türkler bişeyleri çok abartıyoruz yahu. sadede gelecek olursak; ya cem yılmaz bizleri yerlere yatırdığı günlere geri dönsün ya da reklam ve film yapsın parasını kazanmaya devam etsin. şimdi bunu okuyup bana küfür edicek ama eleştiri yapıyoruz abicim kızma lütfen. "- neden afrikalı çocuklar için gösteri yapmıyorsunuz?" sorusuna "- neden sahne alacakmışım ki, bunu bu şekilde mi düzelteceğiz? yıllardır televizyonu açtığımızda ağzının kenarına sinek konan afrikalı çocuğu görüyoruz. iki milyar insanın açlık çektiği dünyada yoksulluk bir tasarımdır ! " cevabını veren adam. "-neden topuklu ayakkabı giyiyorsunuz" sorusuna da "-çünkü boyum kısa" cevabını veren adam.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Klima Servisleri
cem yılmaz güzel ev yemekleri yapan ucuz, öğrenci işi bir lokanta gibiydi hep; ev yapımı lezzetli yaprak, lahana sarmalarını, mücverleri, ısırgan otlu, peynirli börekleri öksüz doyuran porsiyonlarda tabak tabak, patlayana kadar yedik şimdiye kadar, tatları damağımızda kaldı. cem işleri büyüttü zamanla, nişantaşı'ndaki afili restoranında büyük tabaklarda küçük posiyonlarla servis yapıyor artık. üç tanecik köfteden oluşan bir porsiyonu kereviz sapıyla, gül şeklinde domates kabuğuyla, fesleğenle, bolonez sosla süslemeye başladı. servis sunum çok güzel, bir numara, muhteşem de, köfteye doymak isteyenleri kesmiyor kereviz sapları. hiç bir şeyini komik bulmadığım, bunun için de "sen anlamazsın incelik gerek." gibisinden gülünç eleştiriler alacağımı düşündüğüm komedyen. tam da türk halkı'nın bayıldığı bitirim rollerin, olmadık durum esprilerinin adamıdır. bana göre son derece sığ ve bayat espriler yapmakta, anlamak için de altyapıya falan gereksinim yok, kendimizi kandırmayalım. "havuza ya girersin ya içine işersin.", "ömer seyfettin değil save ettin o yüzden adamın eserleri hâlâ okunuyor." gibi sen ben yapsak "iğrençsin." tepkisi alacağı espriler için bir adama "büyüksün, rakipsizsin." deniyorsa ben demiyorum kardeşim. kimsenin zevkine bir şey diyecek değiliz elbette, ancak genellikle bu adama gülmek gözlemlediğim kadarıyla "herkes gülüyor ben de gülmeliyim." koşullanması ile "görünce gülesim geliyooo napiyimm." güdülenmesi arasında gidip gelmekte. belki de ben türk işi mizahtan fazla hoşlanmadığım içindir, bilemem. ancak gözümde ne orijinâldir ne de en büyüktür.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBosch Servisleri Bursa
cem yılmaz ile büyümüş, mizah anlayışı şekillenmiş gençlere imreniyorum. çünkü onlar çıkıp gönül rahatlığıyla diyebiliyorlar ki: "ama biz kendi aramızda bile onun gibi espriler falan yapıyoruz zaten?" yapacaksın tabii, onun mizahıyla büyüdün çünkü. ne güzel. ben metin akpınar - zeki alasya ile büyüdüm misal. çocukken onları devekuşu kabare'de izlediğimi gayet net hatırlıyorum. bi keresinde gülmekten ölmek'e örnek gösterilecek hale gelmişim. katılıp kaldığımı söylemişti daha sonra annem. kıpkırmızı olmuşum, nefes falan gitmiş. sonradan kasetleri çıktı, aldım hemen neye o kadar çok güldüğümü anlamak için. bulamadım. onlardan ve elbette o dönemin hababam sınıfı ekibinden bana kalan mizah, böyle toplu halde yapılan bir şeydi. sanıyordum ki, gülmek için çok insan lazım. bi zaman geçti, büyüdü benim kuşak. daha tam rüştünü ispat edemeden levent kırca ile muhatap oldu. onun yaptığı da ekip işiydi ama öncekiler gibi değildi. neydi şimdi bile bilmiyorum. ama eğer hala daha birilerine görünmez bir parmak sallar gibi bi şeyler anlatmaya çalışıyorsam bunda emeği büyüktür. ben şimdi cem yılmaz ile genç olan insanlara özenmeyeyim de ne yapayım? biz aramızda levet kırca gibi espri bile yapamadık. hata yapmaktan korka korka mizah yapılır mı? ne kadar yanıldığımı zaman gösterir sonunda ama bi şey daha söylemek istiyorum, misal recep ivedik tiplemesiyle büyüyen çocukları cem yılmaz dönemi kadar şanslı bulmuyorum. böyle kendi aralarında şimdi, koyıım da bi tur at diye ezber geçen ezberden gülen çocukların bir zaman sonra cem yılmaz dönemine özeneceklerini sanıyorum. benim gibi. çok acayip bi yerde buluşacağız.. ama zaten şimdi tam orada olanlara diyeceğim şu ki: cem yılmaz'ın kadrini kıymetini bilmek lazım. mizahı için, filmleri şu bu için olmasa bile, aştık zaten onu biz deme güvenini bi kuşağa verdiği için. (benim için çok geç, kafamda koca bir parmakla boğuşuyorum her daim.)
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaDemirdöküm Servisleri Bursa
patates konusunda hakikaten sıçmış batırmış mekandır. eskiden ne de güzel olurdu patatesleri, sıcacık, tuzlu tuzlu, şimdi hangi şubesine giderseniz gidin size bir kutu lastik verip patates diye yutturmaya çalışıyorlar. sabah ne var ne yok kızartıp akşama kadar onu sattıklarından şüpheleniyorum. ankara optimum alışveriş merkezi içinde rezil bir şubesi bulunan fastfood zinciri. 1. dondurma parası alıyorlar ama bir de bakıyoruz aslında dondurma makinası bozuk. aa siz biraz bekleyin biz şimdi yaparız diyorlar. nasıl tamir edeceklerini biliyorlar herhalde diye düşünüp 5 dakika kasa başında bekliyorsunuz. sonra bir 5 dakika da oturarak... e bari internete girelim biraz vakit geçsin derken aslında var olan ama bilinmeyen bir nedenle arızalanmış wireless bağlantısı size bir gol daha atıyor. dondurma işi olmayacak mı diye sormaya gittiğinizde siz biraz dolaşın birazdan gelin cevabı ile dumur oluyorsunuz. o arada yemek mi yesek diye düşünüp günün hatalar zincirini devam ettiren halkaları ekliyorsunuz. 2. istediğiniz whooper junior ve big king menü hiç müşteri yok ve 7-8
çalışan varken 10-15 dakikada hazırlanıyor (keşke kronometre ile süre tutsaydım). burgerleri hazırlayan personel eldiven takma ihtiyacı hissetmiyor bile. 3. burgerlerin köfteleri plastik bir kutu içinden alınıyor. daha önce pişirilmiş. sadece ısıtılıyor tekrardan. 4. bunları görüp dayanamayan eşiniz mutfağınızı müşterilerin gezmesine izin veriyor musunuz diye sorunca hayır, normalde vermiyoruz yanıtını alıyor. yani çalışan siz anormalsiniz mi demek istedi yoksa göremezsiniz mi demek istedi anlayamıyorsunuz (oysa en yakın rakip olan mc donalds çalışanları bu soruya tereddütsüzce 'tabii ki evet' yanıtını veriyorlar). 5. büyük seçim istediğiniz menünün orta mı büyük mü olduğuna karar veremeden yemeğe geçiyorsunuz. yemek sonrası yine dondurma mevzuu için kasa başına gittiğinizde biraz daha gezin veya sizi başka bir şubemize yönlendirelim şeklinde insan afallatıcı bir öneri ile karşılaşıyorsunuz. yahu 3 dondurma değil mi iade yapmak bu kadar mı zor diye bastırırsanız paranızı geri alabiliyorsunuz...
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBosch Servisi Bursa
vıccık vıccık yağlı, sağlıksız ürünlerin tek adresi. hayır anlamadığım ne kadar tutkunu olmuşuz biz bunun. bizi yavaş yavaş amerikan obezine dönüştürmeye ant içmiş fast food kuruluşudur bu burger king. yemeyiniz, yedirmeyiniz! 'hamburger kralı' fikriyle yola çıktığında recep usta, sadece genç bir girişimciydi. ilk şubesini bir lisenin yanına açtı ve hatta yiyişme mekanı olarak nam salıp daha çok öğrenci çekebilmek için 50'lik yerine hep 15'lik ampuller kullandı aydınlatmada. elektrik faturaları da hep düşük geldi. işte o günlerin hamburger kralı... bugün dünyanın devi... telefonla siparişte ekstra bir mayonez için para isteyen şirket. sostan 3 lira kar edecem diyen zihniyeti yüzünden bir dünya menülü siparişi iptal ettik. türkiye'de 1995 yılının mart ayında etiler'de ilk restoranını açarak faaliyete başlamış olan zincir.çok kısa bir sürede geldikleri noktayı takdir etmemek mümkün değil. zamanının reklamlarında whopper'ın ne kadar sağlıklı olduğundan dem vurmaktalardı. "sağlıklı çünkü alevde ızgarada pişiyor, yağının çoğu akıyor" diyorlardı, çıplak ateşte pişen yağlı köftelerin de sağlıklı olabileceğini öğrenmiştik burger king sayesinde. bu arada whopper tek hamburger olarak 700 küsür kalori, menü halinde ise 1000 kalori içermektedir, kalori manyaklarına duyurulur.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Profilo Servisi
kendileri menülerinin dibine 75 kuruş farkla büyük seçim, 125 kuruş farkla da king seçim yazmışlardır. her seferinde ama her seferinde* büyük seçim istediğimde 75 kuruş farkla büyük seçim istemekteyim. lakin her seferinde ama her seferinde* bana, menüyü king seçim tarifesinden geçirmek isterken uyarıma binaen büyük seçime çevirmektedirler. bu konuyu mağaza müdürlerine bile iletmeme rağmen değişen hiç bir şeyin olmayışı müşteri memnunniyeti açısından sakıncalıdır. -büyük seçim big king menü, sarımsaklı mayonez, acı sos, ketçap ve buzsuz yedigün lütfen. her
şubesinde "bi whopper menü, içeceği de buzsuz fanta" siparişime arka tarafa "buzsuz yedigüüün" diye bağırarak cevap veren kasiyerlerin çalıştığı restoran. sanırım bu konuda eğitiliyorlar. "yeter artık ama vazgeçemiyorum" mekanı. o alışveriş merkezlerinin yemek katına çıktığınız anda burnunuza gelen burger kokusunun içinde afrodizyak, uyuşturucu veya cezbedici bir madde bulunuyor, inanıyorum. bir alışveriş merkezine gidilecekse "ne yesek" sorusu her sorulduğunda akla gelen ilk yer hep burger king olur, akla geldiğinin ikinci saniyesinde mide bulanır, "yeter artık burger king kusucam" diyerek grupçanak vazgeçilir. lahmacun, döner, makarna ve benzeri alternatifler üzerinde karar kılınayazılır. ancak o yemek katına çıkıldığı an, sadece kendi kendine verilen sözü yerine getirmek için çabalıyormuşçasına bütün yemek yerlerine göz gezdirilir ve sözde-çaresizce burger king e yönelinir, yine grupçanak.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Bosch Servisleri
sabah saatlerinde taksim meydan civarlarında "ne yesem ne yesem" diye dola$ırken, kendimi içinde buluverdiğim restoran. aldığım whooper menu büyük seçimin kolasının $ekerli su kıvamında olduğunu söylediğimde, alette problem olduğunu ileri sürüp, makineyi hemen düzelteceklerini ve yeni kolayı hemen göndereceklerini söylediler. lakin önce hamburger bitti, sonra patatesler bitti, baktım ne gelen var ne giden. "usta kola noldu?" diye sorduğumda, makineyi düzelttikleri halde, yollamayı unuttuklarını söylediler.ne mü$teriden bir özür, ne ba$ka herhangi bir $ey. menüyü kuru kuru yememe sebep olan restorandır. ha, $imdi i$im var, kolayı büyük boy olarak dönü$te uğrayıp alırım deyince tamam dediler, dönü$te de kolayı alıp içtim kuru kuru.* diyeceğim odur ki; sabah saatlerindeki ilk mü$terilerden olmamakta fayda var, çalı$anların ve supervisorlerin afyonu daha patlamamı$ olabiliyor.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Klima Servisi
her gidişimde iki adet big king menü ve yanında 12'li onion rings ve 6'lı chicken wings ve ardından da eşimin double whooper'ı ile patates kızartmasını yememe rağmen bir türlü karnımın doymadığı ve çıktıktan 20 dakika sonra açlığımın geri geldiği fast food şeysi. edit. kolayı orta boy ve buzsuz alıyorum yarısına kadar içiyorum ki şişirmesin diye. ona rağmen doyurmuyor. edit: allah akıl fikir versin birileri bunu da kötülemiş. yaw kardeşim burger king'in genel müdürü müsünüz? doymuyorum işte!!! (ara: la havle) edit 2) an itibareiyle düzenli kolesterol ve şeker kontrolü yaptırıyorum ve her şey normal edit: burger king'e biri şubat ayında diğer ise ağutos'ta olmak üzere yılda iki kez gidiyoruz.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Kombi Servisi
chicken whopper yedigimde ızgara tavuk yemis oluyorum, patatesleri de artık trans yag icermiyomus, zaten diet kola iciyorum vb. yalanlarla her seferinde kendimi ikna etmeme sebep olan, sonucta gidip ayila bayila yedigim menulere sahip fast food markasi. artik bilkent subesi de evlere servis hizmetini baslatmis. yasasin sagliksiz ve gobekli hayat. 2 milyar dolar ciro, 300 milyon dolar gelir, 150 milyon dolar net kar ve 40 bin cali$anina kar$ilik 20 milyar dolar ciro, 14 milyar dolar gelir, 4 milyar dolar net kar ve 500 bin cali$ani olan mcdonalds'a kicini yirtsa bu dunyada fark mark atamayacak olan burger saticisi.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Vestel Servisi
izmir*taki şubesine 4 günde 2 kez gidip* 2sinde de kola isteyip siyah su içtiğim mekan. bana mı acaba denk geliyor diye düşünmedim değil ama son gittiğimde sipariş verirken kıl bir arkadaş tarafından kasiyere aktarılan yorumlar bir daha gitmemem konusunda beni tetiklemiştir. kıl insan: ben kola istemiştim ama siz bana asitsiz, şekersiz birşey verdiniz ben napayım bunu şimdi.. kasiyer kız(içinden): götüne sok* alisveris merkezlerinde görüp de hadi hamburger alalim, king alalim, ohs pek de güzel, pek de istahliyiz diye solugu aldigimiz yerdir. yani genclik olarak diyorum. genciz ya. neyse bu mekanin hemen yanibasinda iskenderciler, tatlicilar, sunlar ve bunlar gibi asil aradigimiz gida aparatlarini yillar yili sirf karizmasiyla ezen bir yerdir burger king. o uzaklarda kimsenin bilmedigi, görüp de parasina kiymadigi yerde orada yediginin üc katini yiyip göbegini oksayacaksin. olmadi git bi kokorecciye miden bayram etsin. ben ki aksam yemegini sirf nickimle müsemma olsun diye burger king 'de yiyen bir insandim. yok arkadasim mcdonalds 'mis, pizza hut 'mis. aradigim bunlar degil. parmak kadar tavuguna verdigin parayla canli tavuk alir yumurtlatirsin. gereksiz.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaDemirdöküm Bursa Servis
chicken fries reklamını ornitofobi sahibi olanların izlememesi gereken şirket. ilk defa ekranda gördüm ve kalpten gidiyordum az daha, tansiyonum düşmüş olabilir. veya çıkmıştır bilemiyorum. tek bildiğim kalbimin normalin iki misli attığı ve soğuk soğuk terlemiş olduğum. her mc donalds'a gittigimde kıymetini biraz daha anladıgım, chicken royaleine kurban oldugum, yeni cıkan chicken fries'la da gonlumu kazanmıs olan hamburger sirketi.* müşteriye güvenmeyen firma. önce ödemeyi yapmanız gerekir. malı almadan ödeme nerede görülmüş ? hele onion rings istemişseniz ve hazırda yoksa, sipariş kasaya girilir, ödeme yapılır, para üstü ve fiş verilir, sonra beyimiz sallanarak gidip halkaları fritöze atar. bekle babam bekle !
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBosch Bursa Servisleri
aldığım menünün patatesini ve kolasını büyük isteyip farkını da ödememe rağmen ısrarla orta boy kola ve patates getirebilen çalışanlara sahip fast food lokantalar zinciri. zaten kırk yılın başı gittiğim burger king'de hep aynı menüyü istemesem farkedemeyecektim. çalışanlarının daha iyi eğitilip menü içeriklerini bilmesinin sağlanması lazım. yine de bir mcdonald s gibi fast food kavramını oturtamamış çalışanlardan oluşan lokantalara sahip olmadığı için gidilebilelecek en iyi hamburgercilerdendir. acılı whooper'u ve sarmısaklı mayoneziyle, diyet yapıldığı zamanlarda dahi arada bir yoklanmalıdır. soğan halkalarını sarmısaklı mayoneze ve barbekü sosa bandırıp bandırıp yemekten bahsetmiyorum bile.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBosch Bursa Servis
"paraya hucum, gnctrkcll mrkcll bilmem, onlar ne hikaye" diye dellendirecek sekilde, hamburgerleri ile mcdonald s a kobrayi salabilecek nitelikte, ayni zamanda cok denk geldigim sey olarak, calisanlarinin hemen hemen cogunun, olmasi gerektigi gibi guleryuzlu oldugu, buffalo cenneti ulkenin mekani olan, fast food markasi. çalışanlarına nasıl bir eğitim veriyorlarsa, hepsinde bir hiperaktivite durumu oluşmuş gibi. siparişinizi verince arka tarafa dönüp gaza gelmiş bir şekilde bağırıyorlar. bazıları siparişi süsleyerek veriyor mutfaktaki elemana "iki hamburgerim var süper leziz" gibi. kebap-lahmacun salonlarına alışık benim gibilere garip geliyor böyle yerler. zaten yemeğin üstüne beleş çay vermeyen lokantadan hayır gelmez. yemeğin üstüne çay-sigara yapmadıktan sonra ne anlamı kaldı o yemeğin.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma15 Mayıs 2012 Salı
Bursa Teknik Servis
dün gece iki arkadaşla beraber dışarı çıktım. biri gs'li olunca zorla attı beni dışarıya, dedim ben de biraz kafaları dağıtırız anasını satayım. zaten gitmiş şampiyonluk, biraz demlenelim, hüzünlenelim.. gidilecek hiçbir yer yokmuş gibi beyoğlu'na gittik. galatasaraylıların çılgınca sevinç gösterilerinin arasında sessizce yürüyerek mekan bakıyorduk. genellikle emre belözoğlu ve şike ağırlıklı tezahüratlar arasında yürürken bir yere girdik. her yerde aynı muhabbet: ''cimbom galatasaray galatasaray şampiyon....'' gs'li arkadaş bu tezahüratlara çılgınca eşlik ediyor, bizim de onlara katılmamızı istiyordu. arada bir de: nıhohahahahha diye gülüyordu. boğazlamamak için kendimi zor tutuyordum. yeter abi yeter, sarı kırmızı görmekten kusacağım artık, midem bulandı diye sızlanırken ondan gelen mesaj gecenin tüm akışını değiştirdi. bu ''nasılsın'' mesajı niye geldi ki şimdi? fenerbahçeli olduğumu biliyordu ve üzüldüğümü mü düşünüyordu? sonrasında devam eden mesajlar, konuşmalar.. yaklaşık bir aydır hiç görüşmüyoruk ve yeniden bir karmaşanın orta yerine düştük. seni neden unutmama izin vermiyorsun, allah'ın cezası.. çok güzel oldu değil mi şimdi, dert birdi, yeniden iki oldu..
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Bosch Servisi
bu kez gerçekten gitmek.. gerçeği mi olurmuş? yaklaştıkça o zaman, kesinleştikçe, fiziksel olarak hem de metafiziken.. netekim, acısı, sevinci kımıl kımıl içeride, hissedebiliyorum hissizliğimi yırtarcasına. deniz aşırıdır artık nefes alınacak atmosfer kesinkes.. başka başka insan insan usul usul gitmek gitmek. sağlam basarak ama ki kendinin bile bilmediği.. "...tabii insan hiçbir zaman yeterince hazır olamıyor ama en azından yıkılmıyor da." fazlalık isen, boşu dolduramayıp, doluya sığamıyorsan, canın yanıyorsa ve bu yanma eşiğini duyurmuyorsan vedahi anlatma angaryasını da çekmek istemiyorsan; öznelliğinde yaşayıp, nesne haline getirmek istemediğin insanlara olan sevgini ise uzaktan yaşamak, sessizce ve derinden bilip görmek, oyun alanlarına indirmediğin yetişkinliğini kendi olgunluğunla ve iradenle yaşamak, geriye elde kalan o şeyleri ve belki de boşlukları umursamamak ve yine kendini bunlardan sıyırıp daha büyük umutlar, daha büyük ülküler, daha büyük devrimler için yaşamak seçimi. farkındalığın getirdiği yükümlülük, bilgi birikimi ve daha fazlasına olan açlık, başka duygusallıklara yer vermiyorsa ve sana zaman kaybettiriyorsa, çocukluklarına ve toyluklarına gülüp geçiyorsan, uzaklaşmak eyleminin elzemliliği sorgulanmayacaktır. bu saatten sonra ise, bu fırsatı değerlendirmeye alıp, gitmektir elde kalan. tek birine kızmadan, hemen hepsine öfkeyle, kırgınlıkla.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaSamsung Bursa Servisi
kucuk kucuk deliriyorum galiba. agzimda sakiz sakliyormusum gibi geldi. ama agzim bosmus. daha dogrusu kafam allak bullak bu aralar, beyin takiliyo arada. disipline ihtiyacim oldugu yuzume vuruldu. hakli yani bunu yapan. bir taraftan da ani yasa kafalari. ne halt yiycegmi bilmiyorum. bu arada, agzinda birkac saat sakiz saklayabilen igrenc bir insanim. üç ay kadar daha futbolun konuşulmayacak olması beni mutlu ediyor. beni futboldan soğutan şeylerin arkasındaki en büyük etken ise facebookta twitterda hatta ekşisözlükte bile (ki ekşi sözlük yıkılmayacak son kalemdi) tarafların liseli bebeler gibi atışmaları olmuştur. ulan ben lisede okurken bile bu kadar uzun konuşulmazdı bu konular yok efendim "nasıl koyduk ama" "hahaha şampiyon olamadınız" vb. gibi atişmaların sosyal medya zımbırtısıyla birlikte kitlelerı birbirine düşürmesi istenmeyen olayları doğurmasıdır. eskiden futbol insanları biraraya getirirken artik ayıran bir unsur olarak karsımıza çıkmaktadır. acaba tehlikenin farkında mısınız?
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaLg Bursa Servis
başladığı yeri unuttum, bittiği yeri hatırlarım, sonrası konusunda bir kısım maya takvimi okuyucusuyla muhatap olup yalnızca kendimle tartışmaya karar verdim. o yüzden size bittiği yeri anlatacağım, bittiği yer, böyle deniz mi desek, oturma odası mı desek, koltuk mu desek, parke mi desek, balık pazarı mı desek?.. öyle bir çok garip mekanı aynı anda bünyesinde bulundurabilen bir yerdi. ben, turuncu bir üstlük (t-shirt demek istemedim.) koyu mavi bir kot pantolon, yeşil bir şapka giymiştim. kendisi, benden sık bıyıkları, tıraş edip geldiği kolları ve ağzında yeni geleceğine doğru akan salyasıyla karşımdaydı. simit peşinde koşmayan ya da günlük istidadını yiyivermiş bir kısım martı ve deniz, bir de üzerine sahil kesiminde takılan türk polisi bizi izliyordu. yağmur yağsa bir başka,
yağmasa bir başka, arada kalmış halde, arada bir iki damla savurup kaçıyordu. neyse, konuştuk. dediklerimiz ceviz kabuğunu dolduracak halde değildi. ben maldım, irsaliyem eksikti ve belgeleri eksik bir insan olarak (berbat ötesi mizah) fazla bir söyleyeceğim şey yoktu. yine de, ben ben olduğum için ondan çok konuştum. bizim konuşmamız, ki konunun ilgi çeken kısmı ve yazmadığım kısım budur, öylece geçivermişti. sonra kalktı, gitti. kalkıp gitmese, bir şekilde komiklik yapıverip arkamdan sarılsa ya da gidip deniz dolmuşlarını gözetleyen bir güvenlik görevlisine sarılıverse kalbim bu kadar kırılmazdı. bir iki yürüdüm belki geri gelir diye… yoktu. olsa şaşardım zaten. kim gitmeye karar verip geri geldi ki be arkadaş. (yazar burada arkadaş yerine iki kelimeden oluşan bir küfür kullanmıştı, değiştirdi puşt.) ve eve doğru yürüdüm, mesafeyi bildiğimden bir süre sonra tramvaya binmeyi akıl ettim ve kafamı yaklaşık bir buçuk metre kare olan cama yaslayıp hayatımı düşündüm.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Bosch Servis
kalabalık yerlerde önümde biri yürürken yanlışlıkla ayağına bastığım vakit, hemen vites düşürüp yavaşlıyorum, yanımda yürüyen kişinin arkasına sızıyorum, ayağına bastığım adam arkasına dönüp "yavaş amına koyim" der gibi baktığı zaman kurbanım ile göz göze geliyor. ben de neşe içinde vites yükseltiyorum tekrar. şampiyonluğu kaybettik. üzüldüm tabi ama o kadar da değil. ya artık eskisi gibi manyak olmadığımdan ya da yaşlandığımı hissediyor olmanın keyifsiz durgunluğundan herhalde ki heyecanlı da değildim maç esnasında. ki evimde dostlarımla - burada hıncal ulucu anmadan
geçemeyeceğim- izlediğim halde. neyse yine no leaf clover dinliyorum. yine herşeyi bu şarkıda buluyorum beşiktaşlı olmama rağmen bu gece galatasaray'ın şampiyonluk kutlamalarına gittim, eğlendim. "fenerbahçe kazansaydı kutlamalar daha kalabalık, daha coşkulu olurdu lan" diye düşünürken yakaladım kendimi sonra. çok üzgünüm istemeden seni dün gece aldattım beşiktaş, üzgünüm aşkım :(
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaAriston Servis Bursa
bir şeylerden kaçıyor olmam gerek. yoksa aklı selimin yapacağı değil. aklı soner'in yapacağı şeyler bu yaptıklarım. sabah 9 gece 11 çalışıyorum. hesaplayınca günde 14 saat yapıyor. bir tek cumartesileri tatil. 8 saatte uyusam. kalıyor bana 2 saat. üstelik bir de çalışmadığım zamanlar sıkılıyorum. bu arada işkolik falan değilim. tembelin en önde gideniyim. neyse... çıkar kokusu bunun da. galatasaraylı bir insan olarak fenerbahçenin şuan kadıköy'de yarattığı coşkudan hoşnutum itiraf ediyorum. allah kahretsin beni. bir takım için bir araya gelmiş olsalar bile ne biliyim böyle bir arada olmak hep bir ağızdan aynı şeylerin söylenmesi falan insana hoş geliyor. heralde çok fazla birlik beraberlik içinde değiliz diye hoşuma gitti bilemiyorum. gerçi yanımdan geçerken 'galatasaray ananı ..... geldik' tarzı cümleler kurmasaydınız daha bir hoşuma gidebilirdiniz arkadaşlar açık konuşalım. ayıp ediyorsunuz. ayrıca benim anlamadığım hadi galatasaraya küfrediyorsunuz maç var diyede niye beşiktaşa küfrediyorsunuz kardeşim bugün ne alaka yani. aradan onları da mı çıkaralım dediniz nedir. neyse sonuç olarak hoşuma gittiğiniz için kendimden utanıyorum. böyle olmaması gerekiyordu.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaCasper Servis Bursa
itiraflar neden gece cogaliyor zombiler gibi? varsa bir sikintimiz, neden bunu sabah ilk cayi icerken soyleyemiyoruz? onu soyleyemiyoruz da mesela arabalarin performanisdan konusuyoruz, birini cekistiriyoruz. aslinda biliyorum nedenini. sen, sen ve sen... cok yanlis degilsiniz. boyle yapmaya devam edin. zaten edeceksiniz. ve boyle yasayip gidecegiz. size pid'den bahsedicem simdi. p, hizla giden bir cismin bir hedefe ulasmak isteginde, kalan mesafeyi verir. bu ilkel benliktir. kalan mesafeye gore ayarlanir. hedefe ulasamassin, onun cevresinde salinim yaparsin. i kalan mesafenin turevidir. ivmelenmeyi gosterir. hedef sana hele bi dur diyodur, seni sinirliyodur, bu da egodur. d ise kalan mesafenin integralidir, bir nevi seylerin toplam etkisi. bu da iki faktoru dengeliyodur. neyse iste, itiraflar buradaki ilkel benlik gibidir. salt itirafla insan, hedefi devamli kaciririr. su anda kendimden sikildim. keske biri olsa yanimda. bana baksa ve bana dahil olsa. benim sacmalarima dikkat kesilse filan
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaToshiba Servis Bursa
hayatın bu kadar üzerime üzerime geldiğini hiç hatırlamıyorum be sözlük. öyle bir kötü haberler ve olaylar zincirine hapsoldum ki, bu kadar etkisiz ve tepkisiz kaldığımı hiç hatırlamıyorum. kartımı da kapattılar içemiyorum bile lan! dışarıdan kapının açılmaya zorlandığını falan duyduğum zaman televizyonun sesini açarak, evde koşarak ya da ilk ikisini iptal edip telefonuma alo babaağ geliyo musun diyerek hırsızlardan ve katillerden korunuyorum. sene 2012 ve evde tek başına olunca çıldıran tek benim galiba. bazen evde birinin yürüdüğüne o kadar inanıyorum ki ağlayasım geliyor, neden neden. ühü. açık arayla hayatımın en ağır haftalarından birini yaşıyorum duygusal olarak. öncelikle çok merak ediyorum bir durumu; hayatta niye insanlar iyinin peşinde koşacağına boktanlığa, kendini kötüye sürüklemeye başvuruyor? niye kendi kendisini küçültüyor? buna bağlı olarak düşünüyorum ki dünyada başıma gelebilecek en acı olaylardan biri kendime saygımı kaybetmem. insan kendi özsaygısını yitirince insanlıktan çıkıyor. ne acı ya. acı demişken, acırım ben kendine eziyet eden insanlara. koparıp çıkartmak isterim onları kendi acılarından, doğruyu göstermeye çalışırım. ama bu hafta öğrendim ki hayatta kimse kimseye acımıyormuş. bu sebepten, hayatta kimseye acımıyorum artık. hak edene gösterilirmiş böylesi saygı.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma14 Mayıs 2012 Pazartesi
Klima Servisi Bursa
topuklu ayakkabı giydiğimde yanımdan bir kadın geçerken ayağım hafifce burkulunca içten içe sevinip "ohh hiç de ilgilenmemiş gibi yaptı ama gözü kaldı işte, nazar değdirdi" diye düşünen tek insan olmadığıma neredeyse eminim. otobüste müzik dinlerken radyoda çıkan 'bir mumdur iki mumdur', 'halkalı şeker', 'ula ula niyazi' türü şarkıları geçmiyor bir güzel dinliyorum. bir yandan dinlerken bir yandan da camdan dışarı uzak ufuklara doğru derin mi derin bir bakış atıyorum. sanki davut güloğlu değil de erkan oğur dinliyorum. az önce şenlenen metro turizm başlığıyla, son bir kaç yıldır şu sözlükte gülmediğim kadar gülüyorum, hatta kahkaha atıyorum. herkese seri şukela.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaSony Servisi Bursa
çok çalıştığım o sınavlardan iyi not alamamam beni çok üzdü. not derdi yapan biri değildim nolacak diyordum ta ki bölüm değiştirmek istediğim gün gelene dek. şimdi o düşük ortalamanın ceremesini çekiyorum. dikkatsizim, dağınığım, sabırsızım. elimden geleni artık yapıyorum. şu bölüm değiştirme işi de olursa kuş gibi rahatlıcam olmazsa umarım bir ömür pişman olmam. korkak insanlardan uzak duracaksın. hele onu hayatına hiç kabul etmeyeceksin. en ufak bir şeyi büyüte büyüte baş kakıncı ederler. en ufak şeyden huzursuzluk çıkarıp, sıçar ve sıvarlar, olan sana olur. ne gerek var? bırak, korkaklar korkularıyla yaşasınlar. sense kendini yaşa, hayatını yaşa. hayat güzel be.. hayatımda kendimi en şanslı hissettiğim an, süper loto'da 4 bilip 97 tl kazandığım gündür. 3 gün boyunca "artık şansım döndü, korkun benden" içsesiyle dolaştım.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaProfilo Servis Bursa
hacettepe üniversitesi şenlikleri kapsamında duman konserine gittim orada sarışın bir hatun gördüm aşık oldum demek isterim ama nerde sadece arabama çarpıp kaçmışlar. neyse polisi beklerken bir kaç kız geldi geçmiş olsun falan dediler biraz muhabbet ettik. itirafa gelirsek orada kızlara "biz malın mülkün emanetçisiyiz bu dünyada elçiyiz göçüp gideceğiz malın mülkün bir değeri yok" dedim ya yalan lan içim kan ağlıyordu bariz materyalist bir insanım ama iyi ahkam kestim. normalde asla küfür etmeyen biri olarak arkadaşlarımlayken içimden acayip küfür sayıyorum. cidden sinir oluyorum ama. ders arası başlıyor hadi tuvalete 2309482 saat oyalanıyorlar sonra ders başlamadan "hadi tuvalete gidelim" ben de içimden hay amına koyim diyorum. uf çok yoruldum oram ağrıyor buram şöyle bilmem ne diyor, çok da sikimdeydi diye geçiriyorum içimden. sınav zordu ya ben yorum çalışmıştım başka türlü sordu diyor, hee gerizekalı sanki yorum sorsa çok yapçaktın o zaman da işlem çalıştım derdin dimi aptal şey diyorum içimden. ama dışarıdan belli etmiyorum tabii. ne kadar pis bi insanım ya. yine de ben gerçekçi olduğumu düşünmeyi tercih ediyorum.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Demirdöküm Servis
seneye yüksek lisansa başvuracağım ama şimdiden panik oldum. zaten genel olarak panik içinde yaşayan bir insanımdır. alestir, şudur, budur hepsini yaparım da referans mektubu işi beni çok korkutuyor. üniversitede çok da yakın olduğum pek hocam olmadı, hatta hiç olmadı. hata ve hatta yakınlık konusunda çok sıfatını da kaldırabilirz ve anlam bozulmaz. kimse beni hatırlamaz etmez, bu kadar da eziğimdir kapak olsun bana. ee, şimdi ne yapacağım ben, bir tane işyerinden mektup tamam da kim verecek bana okuldan? ee, eziğim isteyemem de öyle herkesten. aa olan derslerim seçmelilerden, hiç alakası yok bölümle ba olan derslerden istenir mi? ya da nasıl istenir ki versinler? çok paniğim ben ya!
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBaymak Bursa Servisleri
kpss'ye b grubundan hazırlanıyordum, sgk'da icra memuru olmak için. okulla beraber arada sırada vakit buldukça gece yarıları kpss çalıştım, kasımda atanma hayalim vardı. az önce ilk kez deneme çözdüm ve matematiğin hepsini doğru yaptım. sevinmek yerine üzüldüm. okul bu yıl bitecekti. ama uzadı, okulun saçmalığı yüzünden. yani kasımda atanamayacağım, çünkü o sırada hala öğrenci olacağım. ve yine de hala kpssye çalışıyorum, niyeyse. hale bak. hayat çok kötü, acımasız falan diyenlere içten içe gülerdim, ne var ki sanki hayatta derdim ama, demek ki hayalkırıklığı gerçekten çok kötüymüş, sanırım o insanlar da hayalkırıklığını, umutsuzluğu, uğraşlarının, çabalarının bir anda uçup gidişini görenler. oysa her şeyin gerçekten de harika olmasına o kadar az kalmıştı ki, çok az ya, çok ama çok az kalmıştı. sonunda olacaktı. ama yok, yine kaçtı. kimse benim kadar salakça bir hırsa ve şanssızlığa düşmesin. ulan biri cikip bana deseydi, " amerika'ya gideceksin ve hayatinin kadiniyla tanisacaksin. ayrica bir de kolombiya' li olacak. dizlerini titretecek. her dakika onunla yatip onunla kalkacaksin. ustune gidip bir de hayatini birlestirmek icin planlar yapacaksin." vallahi gotumle bile degil nerem ile gulecegimi sasirirdim. en ilginci ise diger kadinlarin cazibesini bir anda kaybetmesi gozumde. vallahi hala saskinim ulan. ruyadir belki diyorum ama uyanmak da istemiyorum...
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaSamsung Servisi Bursa
dünden kalan bayat pizzayı çok sevdiğimden her zaman büyük boy pizza sipariş ediyorum. 1-2 dilim ertesi güne bırakıyorum. aynı durum baklava için de geçerli. hatta bir dilim baklavayı masamın üstüne koyuyorum, sabah okula giderken atıyorum ağzıma saatlerce tokluk hissi veriyor. o'na tekrar bisiklete binmenin heyecanını ve zevkini yaşatmak istiyorum. 7 yaşından beri bisiklete binmeyen biri bana dram dolu bir yaşam sürmüş gibi geliyor. onun yanında kendimi sokak çocuğu gibi hissediyorum, keza onun o kolejli havasının yanında inanılmaz sokak çocuğu kalıyorum. ama
bisiklete binmesinin gerektiğini anlamalı, kavramalı. bisikletsiz olmaz... tekrar düşüp yaralanmak gerek. biraz olsun özgürlüğe yakın hissetmek gerek. onunla pamuk'un o hep romanlarında inanarak bahsettiği eşyaların büyülü dünyasında kaybolmak istiyorum. başka başka alemlere akıp gitmek... içten içe onun bunun için karşıma çıktığını düşünüyorum, hissediyorum, o kadar dönüp dolaşmanın ve denk gelmenin bir anlamı olmasını istiyorum, bunun için tanrıya dua ediyorum. (benim uydurmalarım olabilir ama) belki de, hatta büyük ihtimalle, bir ay sonra hayatımdan çıkıp gidecek birine bir sürü güzel anlam yüklüyorum. parkelerin gıcırtısını işitiyorum, kapılarımızı yağlamamız gerek, biraz da tahta kurusu ihtimali var... ama o dokuma halıyı görüyorum, bir ışık sızıyor karşıdaki odadan, tenimin hissedemediği bir sıcaklık var orada, biliyorum. işitilmeyen kelimelerle beni çağırıyor. uyumaya gitmeden önce bir bardak su almalı, sıcak bir gülüşe karşılık. onun bana verdiği elden güç alarak birçok insanın elinden tuttuğumu görüyorum. belki de hastalıklı ama 'ben ben olma yolculuğuna" çıkmışken rehberimin, kuzey yıldızımın o olacağını düşlüyorum. ben anlatırken pür dikkat dinleyişi, aklını kurcalamam ve bana anlatışını biliyorum, rahat bir kanepede tembelliğin tarihini yazarken biz, ılık akdeniz meltemi yüzümüzü yalıyor- şimdiden hissedebiliyorum. ve o yeşil tepelerden dört tekerlek bir yüreğin salınışını hayal ediyorum; biliyorum ve inanıyorum ki bisiklet çok önemli...
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Demirdöküm Servisleri
"bazen tek ihtiyacın olan şey biraz mucize. çok değil olduğu kadar hatta olması gereken kadar. yat, kat ya da hanlar hamamlar değil. mutlu etsin, sonsuza kadar belki de icini ısıtsın yeter." güvenmek benim büyük direncim. ondan sonrası da anlamak isteme çabam ve derin bir sekilde hayallerim. bazen iyi, bazen daha iyi ve bazen de çok acı. ama güzel ve yaratıcı bir hale getiriyor hayatı o ayrı. bugün öyle bir gündü ki! uzun bir aradan sonra kalbim yerinden çıkacakmış gibi oldu. dakikada 165 - 170 kalp atışına kadar çıktım. yer kaymaya başladı gözlerimden, sendelemeye başladım ben de. koşu bandını zoraki durdurabildim ama o heyecana diyecek yoktu. nefesim öyle hızlandı ki normalden geniş olan cigerlerim dahi bu kadar şiddetli nefesleri kaldırabilecek kapasitede değilmiş. yaklaşık bir saat sürdü kalp atışlarımın normale dönmesi, korktum. çok korktum hem de.
gebermekten bu denli korkar mıymış bir insan? kalbimi dişlerimin arasından çıkartarak gebertecektim kendimi. sol elimi boynuma götürdüm sonra. nasıl desem, boyun sıkar gibi değil de geniş bir kavramayla tuttuğunuzu hayal edin. yüzük parmağımın altına bir damar denk geldi ben nabzımın düşmesini beklerken. korkunun damar haline güldüm şimdi bak. muhtemelen, bakmadım ama dışarıdan görülebilecek bir şiddette kan pompalıyordu. ölüyorum sandım, çok büyük bir acı ya da hayır! acı da değil bu tam olarak. vücudunuzdaki kanın akış hızı sizi çıldırtacak hale getirebiliyor. baş ağrısı, nefesin azlığı… garip bir zevk alıyorsunuz endorfin salgısıyla birlikte. içiniz çekiliyor, uyku basıyor, dünya küçülüyor, kalbiniz patlarken bir yandan da sıkışıyor. tüm hücreleriniz aktif hale geliyor korkuyla. üzerinden onca saat geçmiş olmasına rağmen elimle nabzımı ölçtüm biraz önce, eskisi gibi değil, hala hızlı. korku vücudumda devam ediyor olsa gerek. yine de, her ne olursa olsun, bu tek kelimeyle eşi benzeri olmayan bir şey. hala içim titriyor, nefesim düzenli hale gelebilmiş değil. bir daha yapamam bunu, yaşadığım korku çok fazlaydı.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Klima Servisleri
ekşi sözlük'te yazdığımı bilip, "ya onlar da bir boku beğenmiyorlar, şu filmi itin götüne sokmuşlardı" dedikleri vakit o fikri önemsemeyenlere "bre embesil, senin beğenmedi dediğin adam kaç tane film izlemiş, kaç tane kitap okumuş, oradaki replik neye atfen söylendi ya da neyi doğru düzgün becerilmediğinin teknik olarak farkında olan ve buna benzer bir dünya parametreye göre beğeniyor ya da beğenmiyor" diyemiyorum. evet, hıhı deyip geçiyorum. evim avrupa, okulum asya kıtasında. bu yetmezmiş gibi avrupa kıtasının da ücra bir köşesinde oturuyorum. taksim, mecidiyeköy gibi yerlere de uzak olduğumdan nereye gidersem gideyim yollarda uzun zaman harcıyorum. bu nedenle buluşacağım herhangi birinin kalkıp da ''orası çok uzak yea'' gibi söylemlerde bulunması beni deli ediyor. ben en yakın yere bile üç vesaitle gidiyorum it!
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBursa Klima Servisleri
ekşi sözlük'te yazdığımı bilip, "ya onlar da bir boku beğenmiyorlar, şu filmi itin götüne sokmuşlardı" dedikleri vakit o fikri önemsemeyenlere "bre embesil, senin beğenmedi dediğin adam kaç tane film izlemiş, kaç tane kitap okumuş, oradaki replik neye atfen söylendi ya da neyi doğru düzgün becerilmediğinin teknik olarak farkında olan ve buna benzer bir dünya parametreye göre beğeniyor ya da beğenmiyor" diyemiyorum. evet, hıhı deyip geçiyorum. evim avrupa, okulum asya kıtasında. bu yetmezmiş gibi avrupa kıtasının da ücra bir köşesinde oturuyorum. taksim, mecidiyeköy gibi yerlere de uzak olduğumdan nereye gidersem gideyim yollarda uzun zaman harcıyorum. bu nedenle buluşacağım herhangi birinin kalkıp da ''orası çok uzak yea'' gibi söylemlerde bulunması beni deli ediyor. ben en yakın yere bile üç vesaitle gidiyorum it!
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBaymak Bursa Servisleri
en son yapılan onca yalan haber ve operasyona rağmen taraftarı küstürülememiş aksine yönetimine ve takımlarına daha çok sahip çıkmış, son 10 yılda ezeli rakipleri galatasaray ve beşiktaş'ı çimlere parkelere gömmüş, adeta dalga geçmiş, üzerinde bu kadar oyunlar oynanırken bu sene yine 5 ana branşta şampiyonluğun en büyük adayıyım demiş, ezeli rakipleri finansal fair play öncesi yusuf yusuf atarken, türkiyede finansal fair play'e hazır olan tek kulüp olduğu resmi belgelerle ortaya çıkmış, yaşadığı zorlu süreçte galatasaray gibi hisse satmak yerine tahvil ihracı yapan ve piyasa değeri yine 1 milyar 100 milyon türk lirasının üzerine çıkan spor kulübüdür. verdiği rahatsızlığı siz düşünün artık. bu akşam mehmet ali birand'ın 32.gün adlı programında galatasaray medyasının tekrar saldıracağı kulüptür. bu sefer mehmet ali aydınlar'ı kullanacak biricik galatasaray medyası. bir yandan da mehmet ali aydınlar'a fenerbahçe başkanlık gazı verecek mösyö mehmet ali birand. yani çift yönden vurmaya çalışacak fenerbahçemizi. ilhan helvacı aklanacak, lütfi arıboğan'ın aslında süperman
olduğunu anlatmaya çalışacak. uefa sopası yerini başka sopa alacak. mehmet ali aydınlar yönetime yeter artık bırakın mesajı verecek (mehmet ali birand'ın sözde şaşkın bakışları arasında) mehmet ali birand programın manşetleri yarınki gazetelere yetişsin diye servis edecek. bakalım ne var bugünkü bok atma menümüzde: -mehmet ali aydınlar ilhan helvacı'dan özür dileyecek. -fenerbahçe yönetimi yanlış yapmıştır, 100 yıllık bu kulübe leke bulaştırmışlarsa şu anki yönetime dava açacağım ki zararları karşılaşınlar diyecek. -mehmet ali birand, maa'ya dönerek suçlu olduklarına inanıyorsanız neden düşürmediniz o zaman şeklinde kontra sorular soracak. hani şu medyanın çok sevdiği cümle çıkabilir bugün: fenerbahçe'ye yıllarca hizmet etmiş biri olarak düşürmek istemedim. -sonra mehmet ali birand, biraz daha gaz verecek aydınlar'a, aydınlar gazı alıp, fenerbahçe yönetimi kulübü uçuruma sürüklüyor diyecek. bunun vebalini öderler demeyi ihmal etmeyecek! ver gazı birand! ınnnnnnnnnnnn hınnnnnnnnnnnn ınnnnnnnnnnnnn -ben istersem 58. madde değişikliği genel kuruldan geçerdi diyecek mehmet ali aydınlar. -birand galatasaray'ı övdürmek için aydınlar'a 58. maddenin değişmemesini kim istedi diye soracak. galatasaray, ordu ve bursaspor cevabını alacak. kendine daha çok güldürecek -uefa ziyaretini anlatacak, kulüpleri düşürmek istemiyorum, ne yapmam gerekiyor diye soru sorduğunu söyleyecek. fenerbahçe'ye birand'ın gazıyla bok atmaya devam edilecek. ulan hala sadece 3 puan fark var sıçarım böyle işeeee! hemde adamlar 10 yıldır darmadağın etti bizi. herşeyi yönetimden beklemeyeceksin dimi birand efendi? mehmet ali birand, mehmet ali aydınlar.. sizin gibi milyonlarcası konuşsun bu takımı alt edemezsiniz. bu savaşı kazanacağız. gidin emmilerinize aynen bunu söyleyin.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaCasper Servis Bursa
trabzonda bir taraftarının arabasına saldıran 100 kişinin haklı olduğunu savunmaya çalışan insanlıktan nasibini almamış bazı beyinsizleri ortaya çıkaran kulüptür. taraftarına saldıran bu kişilerin evde annesinden, babasından , karısından dayak yiyen iktidarsızlar olduğunu bilmek için alim olmak gerekmiyor. taraftarının beşiktaş maçında tempolu şekilde, süreklilik arz eden ve toplamda 20 dakikaya yakın süre küfür etmesi nedeniyle ve bunu sezonda 4. defa yapmaları sonucu ilk maçında seyircisiz maç cezası alacak kulüp. alacağı cezanın beşiktaş taraftarı ile uzaktan yakından alakası yoktur. beşiktaş taraftarının maçta yaptığı eylemler yüzünden beşiktaş kulübü ceza alacaktır. madem kural yönetmeliklerini bilmiyorsun, oturup şurada entry sıçma.. yöneticilerinin söylediği lafların hala art niyetle ve ısrarla çarpıtıldığı spor kulübü. 58. maddede bir öyle bir böylelermiş... her lafı götünüzden dinler, gerçekten söylenenleri değil de basının
çarpıtmalarını dikkate alırsanız olacağı bu tabi. kulüp yönetiminin 58. maddeyle ilgili görüşlerine tekrar değinelim. - disiplin talimatının 58. maddesi şike ve teşvik konusuyla alakalı avrupa ve diğer uluslararası mevzuatla bağdaşmamaktadır. siz ebe şebe bilmiyorsunuz belki ama ülkedeki çoğu yönetmelik, mevzuat avrupa birliği ülkelerindeki emsallerinin kelimesi kelimesine çevirisidir. uefa'ya bağlı diğer federasyonların şikeye teşviğe teşebbüse vereceği cezalar da tıpkı diğerleri gibi bu normlara getirilmelidir. - ancak 58. maddenin uygulanışını doğrudan ilgilendiren bir soruşturma vardır ve hal böyleyken virgülüne dokunulmamalıdır. çünkü oyun oynanırken kural değiştirilemez. eğer böyle bir soruşturmanın olmadığı bir ortamda olunsaydı ya da bu soruşturma hakkında nihai karar verilip ölen öldü kalan kaldı denilen bir ortamda olunsaydı 58. maddenin avrupa standartlarına getirilmesi için değişikliğe evet denilecekti. - 58. madde ister soruşturma yürütülürken, isterse soruşturma bittikten sonra ne zaman değiştirilirse değiştirilsin şike yaptığı ispatlanan kulübün küme düşürülmesi ibaresi kesinlikle kalkmamalıdır. yani şikeye teşebbüse puan silme mi verirsiniz, teşviğe teşebbüse para cezası mı verirsiniz, avrupadan men cezası mı verirsiniz ne yaparsanız yapın şike yapanın küme düşürülmesi cezasında oynama yapılmamalıdır. ben hukukçu değilim, eylem ve ceza arasındaki korelasyonu ancak vicdanıma göre değerlendirebilirim. şahsi görüşüm bırak sahaya yansıyan şikeyi, teşviğe teşebbüs eden bile varsa futbolu kirletmeyi amaçlamıştır ve en ağır ceza ile cezalandırılmalıdır. belki burada ayırd edici nokta takımın eylemden çıkar sağlayıp sağlamadığı ve takımın elde ettiği haksız çıkara göre kişi ve kurumların ayrılmasıdır bunu hukukçular daha iyi bilir. her şeye rağmen fenerbahçe yönetiminin bu konudaki tavrını ancak anlama özürlüler kıvırma olarak algılayabilir. halbuki tavır nettir. soruşturma sürüyorken 58. madde kesinlikle değişmesin, soruşturmanın olmadığı bir ortamda değişikliğe açığız. ancak ileride bir gün değişse bile küme düşürme kesinlikle kaldırılmasın. eğer yönetimin ister şimdi ister daha sonra şike yapana küme düşürmenin kaldırılması yönünde bir tasarrufu olsaydı bu taraftar yönetimin yakasına yapışır, saraçoğlu'nu zindan ederdi.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaDemirdöküm Servis Bursa
önce 19 maçta şike yapmış diyen, daha sonra bu sayıyı 3'e kadar düşüren, iddianame çıkınca herkes herşeyi daha iyi görecek diyen , iddianame'nin fos çıkmasından sonra ama bakın tape'ler diyen, tapelerde fenerbahçe'nin bir yöneticisiyle bile ilgili bir delil olmadığını gören minik minik baransu ve rok'ları ağlatmaya devam ettiren spor kulübüdür. iddianame adı üstünde iddialardan oluşan bir evraktır. peygamberlerimize indirilen bir kitap değildir. bu iddianame'nin komedi senaryosuyla yarışacak bir evrak olduğunu fenerbahçe taraftarı bile ortaya çıkarmışken, avukatların neler yapacağını siz düşünün. şimdi bu minik minik baransu ve rok'ların bir sonraki hamlesini söyleyeyim, fenerbahçe aklanacak ve sonra bu ülkede adalet yok arkadaş. adalet fenerbahçe'ye işlemiyor. başbakan kurtardı bunları diyecekler ühühühüh .derbilerdeki üstünlüğü su götürmez bir
gerçektir. o konuda hakkını verelim. ama arkadaş, bu nasıl bir baldır aklım almıyor. fenerbahçe derbilerde girdiği gol pozisyonlarını mutlaka gole çeviriyor. gol poziyonlarının gol olma oranı 9/10 gibi bir şeydir. buna karşın rakip takımlarda bu oran 1/10 falandır. dünkü beşiktaş maçı mesela, gol pozisyonu yok ama 2 gol atmış, beşiktaş ise net 3 pozisyon kaçırmış. (not: kornerden gelen golün gol pozisyonu olduğunu iddia etmeyin lütfen) derbilerdeki enfes istatiği bu takımın neden şikeye bulaştığını açıklıyor. adamlar derbi maçlara konsantre olup az hata yaparken anadolu takımlarına karşı fazla cömert oluyorlar. sonuç aziz başkan içeride. adam çıkıp yılda 3 milyon alan baroş'a veya daha fazla alan q7'ye para teklif edecek değil ya. onlar zaten kendi kendilerini bitirme kabiliyetine sahip. sonuç olarak adam tabiki ibrahim akın'a teklif ediyor.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma12 Mayıs 2012 Cumartesi
Samsung Bursa Servisi
fantastik taraftara sahip camia.. ligin ilk iki maçında aldıkları 6 puan geçen sezonun tüm şaibesini ortadan kaldırıyormuş taraftarlarına göre.. oysa ligin ilk iki maçında aldıkları altı puan bu sezon antalyaspor ve ist. büyükşehir belediyespor kadar başarılı bir başlangıç yaptıklarını kanıtlamaktadır sşu an için.. (cemil turan çanta çanta paraları kime, neden taşıdı birader?)2011-2012 sezonuna iki maçta iki galibiyetle başladığı için aklandığını düşünen taraftarlara sahip futbol takımı. taraftarlara sahip derken tüm fenerbahçe taraftarlarını kastetmiyorum ancak iki maçta alınan 6 puan sonrası, alın size şike, siktik soktuk muhabbetleri çeviren dangalak taraftarları da vardır. tabi şu da var ki bu tip adamlar her takımın taraftarları arasında mevcut. sezona iyi başladı ya, çekemeyenler türedi hemen - onlar zaten hiç eksilmezdi. sonuç olarak sezona iyi başladı, iyi de devam etmesini temenni ederiz taraftarları olarak. ha, rakipler, onlar da düzelsin, iyi devam etsinler. az biraz fener'le bursa'yı örnek alsınlar. he mi canlarım?
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBaymak Servis Bursa
son olarak şunu anlamıyorum ben ya; bi anlatsanıza bana. senin gelip başlıklarda, ortamlarda orda burda fenerbahçe'ye çemkirmen sikimde değil arkadaş. istersen şikeci de, küfret banane amınakoyim. amaa gelip de her seferinde aynı şeyi söyleme bana ya, tamam anladık. hep burnumuz havada gezdik, hep küçümsedik diğer takımları ve kendimiz dışındakilerin antipatisini kazandık. anladık lan yeter, herkes tutturmuş bir türkü. antipati kazandıysak kazandık, nolmuş amına koyim? çok da sikimizdeydi. nolur bizi sevin lan, nolur. hay allah ya. taraftarı diyor ki şike şike değil sike sike şampiyon olduk, çatır çatır topunu oynayan bir takımdık bakın hala öyleyiz niye şike yapsın bu takım. ola ki böyle bir takıma sahipken de yeltendiyse yöneticileri, allah bin türlü belalarını versin. buna karşılık rakip taraftarlar ne diyor? hayir sike yaptiniz, orospu cocuklari, amina koduklarim,
mahalle karilari, sik kafalilar, platini gotunuzu sikecek bilmem ne. ee dayanamiyor cocuklar cevap veriyor, ondan sonra iste olgun degilsiniz, bu yuzden fenerden nefret ediyoruz, 2 galibiyet aldiniz sanki sampiyon oldunuz hazmsizsiniz. peki ne yapalim birader bir soyleyin allah askina ne yapalim. ne desek ne yapsak yaranamiyoruz yine kotu biz oluyoruz. 2'de 2 yaptigimiza sevinmeyelim mi? bu kadar kotu bir surecten gecmesine, hangi ligde oynayacagi birkac hafta once belli olmasina, banko ilk 11 oynayan 3 oyuncusunu kaybetmesine ragmen gecen sene o kadroda olmayan yada cok az sure alan (ziegler haric) 5 kazma futbolcuyla bu maclari kazanmasinin ne kadar muazzam birsey oldugunu futbolculara havaalanina kadar gidip hissettirmemiz mi sorun? yani ne bekleniyordu biz taraftarlardan? sikeyle itham ediliyorsunuz dediklerinde peki o zaman destegimizi kestik bundan sonra stad da yok fenerium da yok futbol da yok dememiz mi?
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaDemirdöküm Servis Bursa
son 2 lig maçı galibiyetlerini yine kendi kendilerine sevinmek yerine etrafa saldırarak gerçekleştiryorlar.sonra bu fenerbahçe nefreti nerden geliyor hazımsızlar diye bağrınıyorsunuz.ya kardeşim yendin ilk defa mı yeniyosun ne bu hırs bu isyan.neyin kafası bu.takımı sabiha gökçenden almışlar falan filan.her toplammada etrafa saldırmalar,küfürler.birşeyler yapmak istiyorsunuz anladım ama bunu futbolcularınıza sevgi olarak gösterin ne olur etrafa saldırmayın.daha 2 maç oldu sezonu bitirdiniz sanki,gerçi bu sinirle sezonu bitiremessiniz demedi demeyin. birileri çıkmış hala ts gs diyor.sizi cl inden eden gs mı yoksa başkanınızı içeri alan ts mi.adam akllı maçınızı oynayın kazanın düzgün durun takdir kazanın ama size ne kadar uzak dimi... edit:kötülemeyen cimbomlu olsun... gündemi yaz boyunca siktiniz,şimdi sıra kışa mı geldi...kompleks miş lan siz asıl sizsiniz la o...adam demiş asıl saldırma mahkemeden sonra....vay be o kadar inanıyorsunuz suçsuz olduğunuza yani,asıl bu fanatiklik değil mi?
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaBaymak Bursa Servisleri
tamam, sezon biter bitmez düşsün. 2 sene kaybetsin, bütün futbolcuları gitsin. 2. ligden çıkamasın. bunun kararını da öyle uefa, tff, mahkeme beklemeden; sen ve tuttuğun takımın yönetimi versin. bunlar güzel; ama en güzeli değil. en güzeli, gaziantep'e atılan üç golün senin kan basıncını yükseltip, şah damarını çatlatarak beynini metabolik faaliyetten yoksun bırakması. işte paha biçilmez olan bu. sorun şu ki: fenerbahçe'nin sezon sonuna kadar aldığı her galibiyette sen bu sorunları yaşayacaksın. ondan sonra varsın düşürsünler, ne diyem... lan nasıl acıttıysa, adam hala platini sizi zikecek falan yazmış ya ahahah. el sikiyle gerdeğe giriyor da, demiyor ki ben takımıma güveniyorum. fenerbahçe'yi yenecektir. biriniz de çıkın, biz yeneceğiz deyin ya? ha? bizde niye yoh. bu yıl özellikle galatasaray ve trabzonspor'a maç kaybetmesi çok uzak bir ihtimal olan takım. hatta o kadar ki bu takımların beraberlik bile koparabileceklerini sanmıyorum. bazı beyinsiz taraftarları, aldıkları galibiyeti şike olmadığının kanıtı falan sanıyorlar. o geri zekalılar bilmeliler ki şike olaylarını böyle sulandırabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. senin 2 maç galip gelmen geçmişinde yaptıklarını aklamaz.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma11 Mayıs 2012 Cuma
Bosch Servisleri Bursa
insanı darmadağın eden bir dizi bu. fragmanlarıyla bile sokaklara koşup sessizce haykırmaya teşvik ediyor. dizi yayına girmeden önce "sanırım rahatsız edici bir dizi olacak." demiştim. beni haksız çıkarmadıkları için emeği geçen herkese teşekkürler. -evet. mazoşizmden beslenen hastalıklı ruhumun bu hezeyanlarından sonra objektif yorum.- sarı'nın tonlamalarına biraz dikkat edelim. haşin olmasını anlıyorum. bu nefret duygusuyla hatalar yapmasını da anlıyorum. ama daha önce yer aldığı projelerdeki ses tonlamalarını aynen kullanmasını anlamıyorum. yapmayın.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturmaDemirdöküm Servisleri Bursa
3. bölüm fragmanında ahmet kaya'nın nerden bileceksiniz şarkısının çalındığı dizidir. bugüne kadar gördüğüm en oturaklı fragmandır. birkaç saniye süren bir fragman bu kadar mı güzel anlatılır. şarkı cuk oturmuştur.3. bölüm fragmanını youtube'dan izlerken yanda çıkan reklamla birden tırstım amına koyim. bizim gurur lan bu. bu nasıl bir mesajdır? ne demek istiyorsun youtube? hassiktir ya... haftalardır fragmanı görüp de ha bugün ha yarın derken gecenin ya da sabahın şu saatinde ilk iki bölümü peşpeşe izlediğim dizi. ya güzel insanlar bu kadar olayı iki bölüme sığdırıp da diziyi 13 bölümde bitirmeyi mi düşünüyorsunuz? ağzımızda bir parmak bal ile mi? hayatında izlemiş ve beğenmiş olduğu filmler içinde rahat ilk on da sayacağı sleepers olan bir adam düşünün. sonra gidin bu adama peki ya dizi diyin. sana ezel'i rahat ilk 5 te ve üstlerde söylesin. karakter diyin ya da oyuncu. sarp akkaya tefo karakteri desin. sonra alın siz bu cevapları bir senaryoya koyun ve oyuncuları da toplayın. yakışıyor mu şimdi bu? tam da unuttuk diyorduk oldu mu şimdi? o kadar soruyu falan boşver de valla böyle devam etsin isterse beşinci bölümde bitsin. helal olsun tüm emeği geçenlere. devamını bekliyoruz.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma