''allahım bana güç kuvvet ve dayanma gücü ver. ver ki, yeniden ayağa kalkabileyim, duyduğum sese karşılık verebileyim.'' aradan tam yedi yüz on iki yıl geçiyor ve tebriz'li yebdias efendi'yi şaşırtan kehanet bilge'de vuku buluyor. bir sabah, bozkırdan, yedi'yi on iki geçe bir su sesi duyuyor yağmur eşliğinde. sese kulak veriyor, dinliyor, dinliyor. yazının onu getirdiği yere şaşkın şaşkın bakarken dilinden suskunlar kelimesi dökülüveriyor. ardından bir ney sesi, batın efendi'nin aksi,
yaradan'ın yegah makamında terennüm edişinin tam yedi saniye sonrası, adeta korkudan ölmek üzereyken,, yüreğinde tebriz'li yebdias efendi'nin duası. bilge kitaptan kısa bir alıntıyla bitirmeye karar veriyor. ''ne var ki, her şeyi bilmek için, belki hiçbir şey bilmemek gerektiğinden, ademoğullarından bazıları, bildikleri her şeyi unutmaya hayatlarını adadı. çünkü onlara göre, ancak hiçbir şey bilmeyen bir masum, gördüğü anda o'nu tanıyabilirdi. bunun için belki de, ölmeden önce ölmek gerekiyordu.'' cesaretine hayret ederek yatağa geçiyor ve unutmaya karar veriyor. unuttum, sustum, suskunum, sus.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder