cem yılmaz ile büyümüş, mizah anlayışı şekillenmiş gençlere imreniyorum. çünkü onlar çıkıp gönül rahatlığıyla diyebiliyorlar ki: "ama biz kendi aramızda bile onun gibi espriler falan yapıyoruz zaten?" yapacaksın tabii, onun mizahıyla büyüdün çünkü. ne güzel. ben metin akpınar - zeki alasya ile büyüdüm misal. çocukken onları devekuşu kabare'de izlediğimi gayet net hatırlıyorum. bi keresinde gülmekten ölmek'e örnek gösterilecek hale gelmişim. katılıp kaldığımı söylemişti daha sonra annem. kıpkırmızı olmuşum, nefes falan gitmiş. sonradan kasetleri çıktı, aldım hemen neye o kadar çok güldüğümü anlamak için. bulamadım. onlardan ve elbette o dönemin hababam sınıfı ekibinden bana kalan mizah, böyle toplu halde yapılan bir şeydi. sanıyordum ki, gülmek için çok insan lazım. bi zaman geçti, büyüdü benim kuşak. daha tam rüştünü ispat edemeden levent kırca ile muhatap oldu. onun yaptığı da ekip işiydi ama öncekiler gibi değildi. neydi şimdi bile bilmiyorum. ama eğer hala daha birilerine görünmez bir parmak sallar gibi bi şeyler anlatmaya çalışıyorsam bunda emeği büyüktür. ben şimdi cem yılmaz ile genç olan insanlara özenmeyeyim de ne yapayım? biz aramızda levet kırca gibi espri bile yapamadık. hata yapmaktan korka korka mizah yapılır mı?
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder