6 Şubat 2012 Pazartesi

Fenerbahçenin yeni transferi sow sov yaptı

ha bazı kavramları tüketiyor, arkadaşlık bağlarını anlamsızlaştırıyor, fotoğrafları ve dolayısıyla yüzleri, anıları metalaştırıyor... doğrudur. ama kabul etmek gerekir ki bunlar zaten yavaş yavaş olan şeyler. facebook bunları hızlandırdı, o kadar. 

msn profiline koymak için günde yüz kere kendi fotoğrafını çeken insanların fotoğrafları, büyük dedelerinin askerde çektirdiği siyah beyaz tek kare olan, bi eşi, bir kopyası da olmayan fotoğraf kadar asla değerli olamaz. e o kadar değerli olmayan resmi de koyar tabii insan her yere. zaten değersizdi o resim, oraya koyunca iyice gözden çıktı yani. 

e güvenlik sorunları çıkabilir, mahremiyet elden gidebilir... doğrudur. akşam perdelerinizi çekmezseniz de gider o mahremiyet. cüzdanınızı cafe de masaya bırakıp tuvalete gitseniz de. perdeyi çekmek, cüzdanı bırakmamak gerek...

sevmediğiniz insanların sizi bulduğu yer olabilir... doğrudur. ama yıllardır görmek istediğiniz bir çift gözü tekrar görebileceğiniz belki de tek yer olamaz mı?

boşu boşuna insanlarda gereksiz bir eski arkadaşlarını arama ihtiyacı doğuran bi site olabilir... doğrudur. ama yıllar önce yitirdiğiniz, hala hatırladığınız, en güzel anılarınızı paylaştığınız ancak mailsiz ve telefonsuz seksenlerin sonunda doksanların başında çocuk olmaktan dolayı çocukluk arkadaşlarınızı bulabildiğiniz bir yer olamaz mı?

gereksiz gruplarla gereksiz maymunluklara meydan olan bir platform olabilir... doğrudur. ama insanların anlamını kimsenin çözemediği mahlaslarından sıyrılıp, gerçek ismiyle, gerçek resmiyle gerçek saflarını belli ettiği bir meydan olamaz mı?

insanların kendilerini önemli göstermeye çalıştığı, rol oynadığı bi sahne olabilir... doğrudur. ama kaç kişinin insanlara karşı rol oynamadığını söyleyebilirsiniz? kaç kişi doğal? her gün insanlarla konuşurken kaç kere değiştiriyosun sesinin tonunu?

hülasa, facebook a boş yere bok atmaya gerek yok. adamlar çalışmış, millet de beğenmiş. yine kullanmak sana kalmış. iyi kullanırsan iyi olur, kötü kullanırsan kötü olur. şimdi ekmek bıçağı örneğini verdirmeyin bana.

sinirlarimizi kiralim, kendimizi dunyaya acalim, ufacik sosyal (!) cevremizi genisletelim, populer olalim, ya var ya bi feysbuk varmis die sagda solda arkamda, iste gucte, kafede, yolda konusalim, onu gordun mu bunu gordun mu yapalim hadisesi. ben ny dayim, ama verirsen aksama gelirim, bak ne cok cevrem var hayvanim, aman ise yarar bunu da ekleyeyim, dur suna is atayim, kalite olayim kimseye confirm vermeyeyim, ne cok bos zamanim var icine edeyim, eski sevgilimi arayayim, milletin sevgilisinin resimlerine bakayim, ufacik beynimi bunlarla doldurayim, aramalarda cikayim, anaokulumu da yazsam mi diye dusuneyim gibi sorularla zamanini bolca harcayan turk gencligine armagan olsun.

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder