6 Şubat 2012 Pazartesi

Can Bonomo Hakkında

geçen seneydi sanırım, maslak venue'de mtv'nin partisinde şovmen sanmıştım ben sevgili bonomoyu. adını sanını bilmezken, ordan oraya hoplayıp zıplamasına, sürekli bağırmasına ve nil karaibrahimgil sahnedeyken salyalarına hakim olamamasına uyuz olmuştum. hatta evlenme mi ne teklif etmişti. neyse sonra zaman geçti saçma sapan bi dizide gördüm. ha sonunda başarmış dedim. kendisini şovmen olarak gördüğümden en ufak da bi saygım yoktu. 


şimdiyse mala bağlamış bi şekilde albümünü dinliyorum, kendime engel olamıyorum. genele kıyasla kendisini yetenek fıçısı, içi dolu turşusu olarak görmüyorum, hepsi süper şarkılar da değil ama eğlendiriyor insanı. şaşkın haliyle en sevdiğim ama o klip nedir, hiç yakışmış mı bonomocum? bana bir saz verinin klibi ise bunun aksine son derece başarılı, şarkı için aynı iddiada bulunamayacağım üzülerek.


oyunculuğu hakkında bi bölümcük izledim diziyi ama normal halinden farklı bir şey göremedim. o yüzden sana puanım sıfır kanka.


bombastik vidyolar bekliyor insan ondan umuyoruz sesimize kulak verecektir.


daha çok yazlık mekanlarda çalan, bilinmedik şarkılarla insanları dans ettiren amatör bir şarkıcı gibi duruyor. albüm çıkarması iyi olmuş, fakat bu adam canlı performansı sayesinde yaşar bu piyasada. sahnede şarkısını söylerken kendini izlettirir, neşesi izleyene de geçer vs. 


bazı şarkıcıların albümünü alırsın, evde dinlersin falan. konseri olduğunda "şimdi o kalabalığın içine kim girecek, zaten gönlümce eğlenemem, onca zahmettense evde oturup dinleyeyim" dersin. ama bu çocuk için öyle değil. albümü açıp dinlemeye başladığında pek bir keyif vermiyor açıkçası. tamam, eğlenceli şarkılar, isteyen kalkar dans eder. ama bana bir şeyler eksik gibi geliyor hep. bana bir saz verin klibi başarılı olsa da, konserde eşlik ederek ve dans ederek dinlenmesi daha iyi olur kanaatimce.


sanırım ben bu adamı izlemek istiyorum. geçsin karşıma, dans etsin. evet.


zaten duman sayesinde yeterince rezil edilmiş türk rock'ını, kısmen duman'ı taklit ederek bir adım daha geriye götürmüştür. hayır yani türk rock müziğinden çok kaliteli işler de beklemiyoruz, sadece birisi çıksın gerçekten sanat icra etsin, bir adım ileriye taşıyabilsin, ufukta umut göstersin. iş aslında dinleyicide bitiyor. bırakın bu küçük iskender çakması rock ozanlarını övmeyi de, gerekli eleştirileri zamanında yapıp önünü açmayın bayağı işlerin.


şimdi ben baya düz bi adamım. böyle kılığım kıyafetim yediklerim içtiklerim falan. çok düz. bu adam bana göre çok fazla marjinal. şapkalar, dövmeler, danslar falan. ama onu geçtim, adamın şiirleri muazzam. twitterdaki muhabbeti çok iyi. bloğu sağlam. şarkılarına yaptığı doğaçlamalar çok güzel. canlı performansına sıkıştırdığı şiirler baya sarıyor (incelikli hayta özellikle). şu "yırtasım var hafız dünyayı ikiye" olayı da baya iyi. yaratıcı, geyik bir adam. garip adam. 


yani tipine tribine uyuz olabilir insanlar doğaldır. ama oldukça yetenekli kendisi. piyasa da kabul etti kendisini az çok artık. hayko cepkin gibi o da bir tanışma bitti evresi geçirip kendi tarzına iyice yüklenmeli. çünkü cidden baydı şu ağlak türkçe rock muhabbeti. kendisi diğer rockçılardan çok çok farklı bu konuda.


bu arada ne zaman bana bir saz verin klibini izlesem aklıma puslu kıtalar atlası geliyor. çözemedim.

 

44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder