aziz yıldırım denilen bu adamın bir saygınlığı var. sadri şener gibi tv programlarına gittiğinde dalga konusu olmuyor. sadri şener gibi muhabirlere 'siz çok sevinirsiniz zateeeen bizim yenilmemize ühüüü' diye zırlamıyor. aziz yıldırım'ın olduğu ortamda her zaman kalite vardır dostlarım. üstelik kulübe öyle bir hava verdi ki, kulüp benliğini daha bir hissetti. bu adam laik bir ülkenin spordaki temsilcisi olan bir kulübe öyle bir hava verdi ki, cemaatçiler rahatsız oldu? neden? çünkü bu kadar modernlik fazla gelir onlara dostum. bu adam, benim kulübümün başkanı olmalı. hep olmalı. çünkü adamın felsefesi beni bağlar. fenerbahçe'yi, hatta türk sporunu nerelere taşıdığına objektif bakanlar anlayacaktır bu adamın aslında neler yaptığını. Kadıköy Beko Servisi suçlu veya suçsuzluğu ayrı bir bahsin konusu, türkiye tarihinin gördüğü en karışık yargılamaya tabi tutulmuş fenerbahçe başkanı *. 3 temmuz 2011 tarihinden iki gün evvele kadar neyle yargılandığı bile tam olarak belli olmadı. süper yetkili savcılar iddianame tanziminde o kadar 'oynak' , bol değişkenli hukuksal normlar kullandılar ki doğru düzgün neyle suçlanıyor anlaşılmadı. bu süreç belki de adalet sistemimizin kişiler ve ve kurumların keyfiyetine kaldığını belli etti. yargıtay sürecinde neler olacağı muamma. aziz yıldırım (davası) siyasi sebeplerden soruşturmaya tabi tutuldu tezi konuşulurken yargılamanın ilerleyen safhalarında yargı paketleri cümbüşünde bu siyasi atıflar ortadan kalktı geriye halen yasal olup olmadığı bilinmeyen? dinleme kayıtları, çanta polemikleri etrafında dönen bir kaosa sürüklendi.
44 1 494 nolu {santralimizi|çağrı merkezimizi} {aradığınız {an|vakit|zaman}|aradığınızda}, {sizlere|siz değerli müşterilerimize|siz müşterilerimize|size} {yalnızca|sadece} {ayaklarınızı uzatıp|arkanıza yaslanıp} {keyif yapmak|oturma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder